2 Mart 2012 Cuma

K-H:4 kısım 3

ne haber?Sonunda cuma geldi ve ben üçüncü kısmıda koyup biran önce dördüncü bölümü bitirmek istiyorum!
--
“E,hala nasılsın?Ben açım.Atıştıracak bir şeyler var mı?”

“No’ldu sana!?Ya ben dedim!Ben dedim!Sakalım yok ki dinlesinler!!Yaralı kızı niye yürümeye gönderiyorsunuz ki!Çabuk geç içeri babanı arayacağım!”İtiraz etmenin anlamı yoktu.Tahminlerim nedense hiç istemediğim zaman tutuyordu.Lanet.Oturma odasına geçip beklemeye başladım.Halamın sesi buraya kadar gayet net bir şekilde geliyordu.Acaba Nate ile karşılaştığımı babama söylesem mi diye düşündüm ve hemen vazgeçtim.Görevden sonra hemen okula dönmesi gerekirken o okulu asmıştı.Başının benim yüzümden belaya girmesini istemezdim.Nankörlük etmiş olurdum.
“Baban on beş dakikaya gelir.Gel banyoya yaranı bi temizleyelim.Sende ne olduğunu anlat bana.”On beş dakika ha..Babamın eve gelmesi sadece beş dakikasını alırdı.Yukarı kattaki banyoya girdik ve halam dolaptan hala ne işe yaradığını anlayamadığım ilaçları ve pamuk çıkardı.Taytımı sıyırmamla beraber halamın gözleri de büyüdü.
“Ah kızım ah!Ağaca takılan topu almak sana mı kaldı!Ya bi erkek yada öğretmen falan alsaydı ya!Topu alayım derken ayağını yaraladın işte!Hayır sende hata yok,hata okulun!Bahçede cam kırklarının ne işi var?Tövbe yarabbi ya tövbe..”Casussan hayatın yalanlardan oluşuyor.Halam ve abim beni okulda,ağaçtaki topu almaya çalışırken düştüğümü ve ayağıma büyük bir cam kırığı girdi sanıyor.Neyse ki bana bakan doktorda K-himori’den olduğundan gerçeği biliyor ve ayağıma ona göre bakıyor.Bunları düşündüğüm sırada ayağımda büyük bir sızı hissettim ve bağırdım.

“Pardon pardon...E nasıl oldu da kanamaya başladı bu yara?”

“Takıldım ve düştüm.”
                                                                                              
“Bu kadar yani?”

“Evet bu kadar.”dedim bezgin bir şekilde.Derin bir iç çekti ve tekrar kanları silmeye koyuldu.Halam sildikçe daha çok kanıyor ve canım gittikçe yanıyordu.Bir an istemeden de olsa halamın yerinde annem olsa diye düşündüm.Halam bu işi istemeden de yapıyor olabilirdi ama annem…Eminim severek yapardı.Derken  önce bir kapı sesi sonrada ayak sesleri duymaya başladık ve banyo kapısı tıklanmadan açıldı.Babamın da halamdan farkı yoktu.Yine o fal taşı gibi açılmış gözler vardı karşımda.

“Durmadan kanıyor.Bi hastaneye götürmek lazım.”

“Tamam.Yürüyebilir misin Bloen?”

“Elbette şef!Beni ne zannettin sen!”Babamın yüzüne hüzünlü bir gülümseme yayıldı.Babama hayrandım,hem de her yönüyle.Otuzlu yaşlarının sonunda olmasına rağmen hala yaşına göre çok yakışıklıydı ve en iyi casuslardan biriydi.Halam,kocasından boşanıp baba evine gitmeye cesaret edemeyince bizimle yaşamaya karar vermişti.O gelmeden önce hem harika bir baba hem de harika bir anne oldu şefim.Halam önden gidip arabayı hazırlamaya başladı.

“Nasıl becerdin?”diye sessizce sordu babam.

“Düştüm.”

“İyi,rahatladım.Bende bir şeyleri dövmeye çalışırken yaptın zannettim.”güldü.

“Henüz değil..Ama böyle giderse yakında ona da başlarım...Baba göreve gitmeyi özledim!”

“Üzgünüm kızım.Şu halinle görev alamazsın..”

“Hepiniz gıcıksınız..”dedim ama babam gülmeye başladı.Telefonunu çıkartıp doktora geleceğimizi haber verdi ve arabaya bindik.Arabanın arkasına geçtim ve yol boyunca etrafı izlemeye başladım.Daha doğrusu bunun için çalışıyordum çünkü her defasında ön koltukta oturan halam ve babamın benim hakkımda konuşmaları düşüncelerimi bölüyordu.MP3 çalarımı evde unuttuğum için kendime küfür ettim.Sonunda hastaneye vadık.Girişte halam ve ben arabadan indik,babam da uygun bir park yeri bulmaya koyuldu.Ve işte hastanenin o iğrenç ilaç kokusu..Kapıdan içeri girince bütün gözlerin benim üzerimde olduğunu hissettim.Yani sonuçta,sol bacağımın üst kısmı kanlar içindeydi.Aldırış etmeden babamı beklemeye başladık.Sonunda oda bize katılınca doktorun odasına çıktık.Randevu almamıza gerek yoktu.Sonuçta doktorumuz da bir casustu,babam da.Odaya girdiğimizde zaten kimsenin olmadığını gördüm.Şanslıydık.

“Merhabalar.Yine ne oldu küçük hanım?”dedi doktor gözlüklerinin üstünden bakarak.Kendimden emin bir şekilde sedyenin üzerine oturdum.

“Sizinde dediğiniz gibi yürüyüşe çıkmıştım.Ama yürürken tökezleyip yere yapıştım.Nasıl olduğunu bende bilmiyorum ama ufak bir düşüş yüzünden,işte böyle kanamaya başladı.Ama acımıyor.”diyerek ayağımı işaret ettim.

“Hım.Hakan Bey siz geçin oturun şöyle..”diyerek masasının önündeki koltukları gösterdi.

“Ne içersiniz?”

“Biz bir çay alalım.”dedi halam.Doktorda,ona doktor demekten sıkıldım adı Hilmi,Hilmi Doktor’da yanında ki yardımcısına iki çay getirmesini söyledi ve yaramı incelemeye başladı.

“Uzan bakalım küçük hanım.”dedi.Taytımı sıyırdım ve uzandım.Dolabından bir iki malzeme ve su çıkardıktan sonra yaramı temizlemeye başladı.Yardımcı kız ellerinde çayla döndükten sonra televizyonda ki bir haber kanalını açtı.

“Çok sessizdi.Bozayım dedim.”

“İyi yaptın.Gündemi takip etmek lazım.”diyerek babamda karşılık verdi.Hilmi Doktor yaramı temizlerken televizyonu göremiyordum ama sesini duyabiliyordum.

“Amerika Birleşik Devletleri’nin başkenti Washington,D.C.’de uzaylı gördüğünü idda edenlerin sayısı gittikçe çoğalıyor.Geceleri göründüğü söylenen bu uzaylının henüz bir fotoğrafı çekilmedi.Ama görenlerin hepsi aynı tanımı verdikleri için gerçek olabileceği ihtimali göz önünde tutuluyor.Polis,bunun bir örgütün işi olabileceğinden şüphelendiği için olaya karışmadı ve vatandaşa bıraktı.Halk ise korku içinde yaşamlarına devam ediyor.Uzaylıyı gördüğünü söyleyen çoğu insan şuan psikolojik tedavi görmekte.Sırada ki haberimiz..”Spikerin sözleri bittikten sonra Hilmi Doktor biran duraksadı.Yüzüne baktım,buz kesilmişti.

“Artık haber yapmak için oradan buradan şeyler uyduruyorlar.Uzaylı diye bir şey yoktur.”dedi halam.Kafamı çevirip babama baktım.Oda buz kesilmiş gibiydi.Ne olduğunu anlayamamıştım.

“Ha-haklısın Meryemcim.”dedi babamda sesi titriyordu.Bir dakika ya,yoksa babam uzaylılardan mı korkuyordu?Umurumda da değildi aslında.Sevinmiştim çünkü sonunda göreve gidebilecektim.Halam haklıydı kanaatimce.Uzaylı denen bir şey sadece halk efsanesinden ibaretti.Bu görevi almalıydım.Gece göreve çıkmayı özlemiştim ve ortalığa sadece göz atıp gelecektim.Boş görev olacaktı yani.

“Tamamdır küçük hanım.Yaran iyileşmeye başladığı için kirli kanı vücuttan atılıyor.Raporunu uzatmaya da lüzum yok.”diyerek ayağımı sargı beziyle sarmaya başladı.İşini bitirdikten sonra sedyeden indim ve doktora teşekkür ederek dışarı çıktık.
                                                                


1 yorum: