8 Eylül 2012 Cumartesi

BOKUL


"Eee merhaba! Yazı yazmayalı uzun zaman oldu ama işte canım sıkılıyor yazı yazasım gelmiyor, hem millet yazı yazmıyor puff... Ve okul bir hafta sonra açılıyor olamaz!" falan diye yazıya girip boş yere kafa şişirmek istemiyorum ama okul şu ara sikimde bile değil. Biliyorum sonuçta; ben ne kadar kendi kendime "bu sene çok iyi bir sene olacak! Bir sürü arkadaş edineceğim! Sonsuza kadar sürecek arkadaşlıklar! Okulun ilk günüde harika olacak, eski pısırık Unazo olmayacağım!" desem de o ilk gün, kimsenin adını sanını bilmediğim sınıfa gireceğim, kimsenin ilgisini çekmeyecek bir köşeye geçecek, karalama yapmaya başlayarak sohbeti her zaman ki gibi karşı tarafın başlatmasını bekleyerek teneffüslerde bile kıçımı sıradan kaldırmayacağım. Biliyorum yani, ben bundan daha ileriye gidemem. İstesem de gidemem. Zaten tek işleri orospuluk olan bir lisede okuduğumdan şimdi ki ben olmak daha iyi. Sahte gülümsemelerle sözde arkadaşlarımın aşk sorunlarını dinlemektense oturur resim çizerim. Ne kadar animelerde olan o harika sınıfın hayalini kursam da, sonuçta hayalden öteye gidemeyecek ve ben yine göt gibi kalacağım orada "hani benim güzel sınıfım? hani benim değerli arkadaşlarım?" diye. O ilk günün tarihi yaklaştıkça soğumaya başladım hayalimden, öyle ki sırf görürlerde anime bilen birini bulurum diye aldırmaya kalktığım Nyanko-sensei'nin ceketinden ve Miku'nun kalemliğinden bile vazgeçmeye başladım. Ki o kadar yalvardım babama Nyanko-sensei'nin çeketi için, sonunda kabul etti, evet, ama bu seferde ben soğumaya başladım. "çük beyinli insanlar için neden bu kadar kendimi yırtıyorum ki? sonuçta hiçbirinin arkadaşlığı feysbukta duvarlarına "ay aşkım benim seni çok özledim ya bi gün bulaşalım :( ♥" yazmaktan öteye geçmiyor" diye düşünüyorum. Ama hani bence doğruda düşünüyorum, eski sınıf arkadaşlarımın duvarlarında ki o saçma sapan aşk ve alıntı kokan gönderileri, "ay yirim for pls~<3" yorumlarıyla dolu fotoğrafları bunu kanıtlıyor. Belkide sorun bende onlar gibi olamadığım için. Ama denedim abi, milyon defa denedim arkaşlarımla bir araya gelip eski sevgililerini göz hapsine almayı, oturup Adını Feriha Koydum'un yeni bölümü üzerine gazel okumayı, hepsini denedim işte. Ama olmadı, bu türlü kendim gibi olamadım. O yüzden bu sene içime bir hırs doğmuştu kendim gibi birini bulacağım diye. Hatta sırf bu yüzden beden eğitimde giymek için beyaz tişörtün arkasına "otaku desu." yahut "I <3 anime" bile yazmayı düşündüm. Hala da düşünüyorum ama eskisi gibi bir heves yok içimde. Yanlış anlaşılma olmasın, bu sinir bozucu melankolik halimin sebebi okulun çok yakında açılacak olması değil, "Natsume Yuujinchou" ve "No.6" gibi harika animeleri bitirdiğim için böyleyim.

Kim demiş animeler vakit öldürmek içindir diye. Varsa şuracıkta ümüğünü sıkarım. Hayır, hayır kardeşimin ümüğünü zaten sıktım.

Sonunda tüm hevesimi topladım ve anime tanıtımı yapmaya karar verdim. Siktir edin shoujo mangaları. O mangalardaki birbirine sonsuza kadar bağlı arkadaşlar, eğlenceli sınıflar, hep mutlu sonla biten aşklar beni deli ediyor. Zaten ben hayatımda öyle bir sınıf bulacak kadar şanslı olmadım, yani telefon numarasının sonu 69, okul numarasının sonu 31 olan biri ne kadar şanslı olabilir ki? Hocalar okul numaramı söylediğinde sınıf kıs kıs gülüyo lan.
Neyse işte. Böyle acayip bir ruh halı içinde olmamın sebebi yukarda bahsi geçen o harika animelerin bildiğin kanıma işlemiş olmasıdır değerli arkadaşlarım U_U (şablondan durumun ciddiyetini anladığınızı umuyorum o.o) Özellikle Natsume. Öncelikle buradan beni Natsume'yle tanıştıran değerli öğretmenim Ninja-sensei'ye teşekkürlerimi sunuyorum; Çok arigatouuuuğğğ senseiiiğğğ!!! QAQ
Büyüdüğümde çocuğum olur musun Natsume!? Yalvarırım, ben sana hepsinden çok daha iyi bakarım ateşli oğlum benim! ;A; Ve böylece Natsume, ultra tatlı olmasına rağmen saf ve iyilik dolu kalbi yüzünden sarkmadığım (yani sarkmadığım) ilk şekşi velet olarak tarihe geçti. Abi çocuk o kadar iyi ki, onu pis fantezilerime alet etmeyi düşünmeyi düşünmek bile dünyada ki en pis, en kötü insanmışım gibi hissetmeme neden oluyor ._. Eh ama, yaoi shiplerimden kaçamadı tabi =w= Benim shiplemelerimden kimse kaçamaz zaten, Natsume gibi biri olsanız bile kaçamazsınız. Ayrıca Natsume'nin, sırf iyilikten oluşmuş bir karakter olmasına rağmen benim gibi piç karakter sevdalısı birinin gönlünde taht kurmuş olması yüzünden de tarihe geçmesini istiyorum. Neyse konusuna gelirsek;

sen melek değilsin de nesin olm? ;O;
"Ruhları görme yeteneği olan Natsume Takashi, bunu uzun zamandır sır olarak saklamaktadır. İnsanlar tarafından dışlanan, gördüğü hayaletlerle de arası pek olmayan Natsume'ye, günün birinde vefat eden büyükannesi Reiko'dan garip bir kitap miras kalır. Kitap, büyükannesinin ruhları hapsetmek için kullandığı bağlayıcı anlaşmalarla doludur ve şimdi de Natsume'ye aittir. Artık Natsume'nin yeni bir amacı vardır: Bu ruhların hepsini serbest bırakacaktır. Fakat birbiri ardına ortaya çıkan varlıkların hepsi ona karşı dost canlısı davranmayacak, hatta birçoğu intikam peşinde olacaktır. Buna rağmen Natsume, yardım etmeye kararlıdır."

Kısacası Natsume yeni nesil iyilik meleği. Anacım oğlanın bir kanatları eksik yahu U_U Büyükannesi o kadar uğraşmış kendine biğ sürü youkai hizmetçi toplamış ama bizim oğlan hepsini salıveriyor. Anime dört sezonla beraber toplam 52 bölüm ve o 52 bölümün neredeyse tamamında farklı youkailer, farklı hikayeler karşımıza çıkıyor ve Natsume'yi izlerken hiç canınız sıkılmıyor *.* Zaten neredeyse her bölümün sonunda Natsume'nin geçmişi yüzünden size bir hüzün çöküyor o ayrı mesele. Son bölümde Natsume, eski evinin verandasına kıvrılmış ağlarken bende onunla beraber ağlıyordum mesela. Ayrıca Natsume Yuujinchou bir fujoshinin eline verilebilecek en büyük nimetlerden biri U_U O kadar tatlı veletler var ki, hangisini hangisiyle shipleyeyim diye düşünmekten kafanız patlıyor.
"Kyaağ!!1 Natsume ve Tanuma çok yakışıyoğlar!! Ama Natori-san'da çok tatlı, Natsume'ye de ilgisi vağ! Ama ya Natori ve Seiji'de çok yakışıyorlar djfbgajshfga!!!!" ve sonunda burun kanları ile biten bir shipleme merasimi. Kısacası; Okulun açılmasına bir hafta kaldığını hatırladığınız zamanlar üzerinize çöken hüzün ve sıkıntı dalgasını en iyi uzaklaştırabilecek animelerden biri Natsume. Ama şöyle bir şey daha var, eğer kardeşinizde otaku olma yolunda adımlar atıyorsa sakın ola onunla oturup anime izlemeyin. SAKIN. Ben bu hataya düştüm. Evet ilk başlarda onunla oturup D.Gray-man izlemek eğlenceliydi, sonra Natsume'yi izlemeye başladık ama anime bittikten sonra kardeşim gelecekteki oğluma sarkmaya başladı. Ya hangi beyin Natsume gibi bir meleğe sarkabilir ya? ;A; Neyse sa-sakinim. Evet, biz devam edelim U_U Ayrıca müzikleride çok hoştur Natsume'nin.

Natsume'yi tanıttığıma göre (pek başarılı değildi hani) No.6'ya geçelim U_U Pardon ama, ben No.6'yı 11 bölüm yapan senaristlerin amına koyayım. Cidden koyayım. Yaoi izlemeyeli şurada neredeyse bir yıl olmuş, en iyisinden bir yaoi bulmuşum ama oda 11 bölüm. Yeni nesil senaristler piç. Valla piç. İbnenin önde gideni hepsi. Neyse bu arada No.6 aslında yaoi sayılmaz, daha çok shounen ai. Yani bir kez bile olsa yaoi izlediyseniz ağırlını bilirsiniz. Ayrıca No.6'da shounen ai, sırf tadı tuzu olsun diye katılmış ufak bir ayrıntı. Yani shounen ai/yaoi sevmeyenlerin bile izlese itmeyecek türden. Çünkü No.6'nın o sağlam konusun altında shounen ai'in lafı bile olmaz. Ben tanıtımı yapmaktan çok görüş bildirdiğimden No.6'nın konusunu hemen kopyala/yapıştır yapıyorum.


"Hikaye 2013 yılında, ideal şehir No.6'da geçiyor. Shion'un, iki yaşındayken keşfedilen üstün zekası nedeniyle Cronos adı verilen elit bir bölgede yaşamasına izin verilmiştir. 12. yaş gününde, ıslahevinden kaçan Nezumi adlı güzel bir çocukla karşılaşır. Onu korumaya kararlı olan Shion, kaldığı yerden atılır ve tüm ayrıcalıkları elinden alınır. Bu olaydan dört yıl sonra Shion, esrarengiz bir kaza sonucu No.6 şehrinin sırrını öğrenecektir."

Shounen ai'i geçin, distopya sevenlerinde kesinlikle izlemesi gereken bir anime. Ütopta görünümlü distopya No.6, gizem bakımından sizi hiç sıkmayacak anacım U_U Birde Shion ve Nezumi gibi daş veletler varsa hiç sıkılmazsınız U_U Özellikle Shion, şu beyaz saçlı olan velet. Oda bildiğin iyilik meleği hani. Nezumi'ye hakaret eden adamı önce boğan sonra ağlayan türden bir iyilik meleği. Animeye yapılan yorumları okudum da millet hep Nezumici. Nezumi'yi de çok seviyorum, karanlık, sert, badass ve daha erkeksi bir karakter Shion'a göre ama hani benim kanım daha çok Shion'a ısındı. (Tanrıığğğmm ;A; ne oluyor benim badass karakter sevgime?! Neden illede gidip iyilik meraklısı veletlere kapılıyorum?! ;O;) Ama bence Shion'u Nezumi'den daha fazla sevmemin nedeni seiyuusu. Yine kanıma işlemiş ve en değerli yamalarımdan biri olan Shu'nun seiyuusu ile aynı çünkü. Zaten adamda hep gidip gidip en tatlı veletleri seslendiriyor (Konekomaru hariiiiiiiiiiç -_____-)

Ayrıca No.6'da normal yaoi aksine seme-uke ilişkisi yok. Kim seme kim uke bilmiyorsunuz. İlk başta seme size daha erkeksi biri olduğundan Nezumi gibi geliyor ama Allah aşkına bir uke'nin ilk adımı attığı ve seme'nin aşırı odun olduğu nerede görülmüş? 
anladınız siz -____-
Hem zaten bunların arasındaki ilişki öpüştükten sonra birbirlerini yumruklayan cinsten -__- Shion'un, Nezumi'ye "Sana kapıldım." demesi dışında öyle bir itirafta yok. Dediğim gibi No.6'da ki shounen ai, sevmeseniz bile sizi sıkmayacak türden. Kısacası; No.6'da o hüzün dalgasını savuracak türden bir anime. Ama kendisini bir günde bitirince savurduğu dalgadan daha büyük bir hüzün üstünüze çöküyor ve benim gibi animeyi indirip arşivlemeye sonrada mangasını okumaya başlıyorsunuz -_- Geberin, ipne senaristler -o-



Bu sahneyi kaç kez başa alıp izledim bilmiyorum, evet potansiyel sapığım ben njdhakjfqahf.
Neyse hani yazmaya yazmaya baya şey biriktirmiştim, işte böylede kafanızı şişirdim. Blog yazmak sigaradan daha büyük bir bağımlılık bence. Sigarayı bırakabilirsiniz ama blog yazmayı bırakamazsınız. Arada blogdan kesiyorum ümidi ama işte görüldüğü üzre arada böyle uzun ve saçma yazılarla geri dönüyorum -_- Şimdi kapatın bu sayfayı ve oturun tanıttığım animeleri izleyin, hemen U_U Çok şey kaçırıyorsunuz bak izlemeyerek ;O; (boktan tanıtımın işe yaramadığını anladığı zaman bir yazarın anime izletme çabaları)

Not: Natsume, teklifim sonsuza kadar geçerli. Gel benim çocuğum ol. Ciddiyim. Tamam aynı yaşta olabiliriz ama ben senin annen olsam? Olmaz mı? O çektiğin acıları ve yalnızlığı unutturacağım sana! Hem söz sana asla sarkmayacağım! İçim kan ağlasada sarkmayacağım! Ama her gece koyun koyuna yatacağız, seni istediğim zaman mıncıklayacağım ve yanağındaki kırıntıları yalayarak temizleyeceğim çünkü ben senin annenim! Afjkfhbkjagfbjagkj!

Midenizi bulandırdığım için özür dilerim ama gittim, tamam -_-
o kağıdı ağzına aldığında neden bu kadar tatlı olmak zorundasın? -o-
ehehe bunu koymadan gidemezdim -w- dans ettikleri sahne bağa ufak bir kalp krizi yaşatmıştı =3=
olabilir niye olmasın? .-.
bu sondu! gerçekten gidiyorum eheh .w."""