22 Temmuz 2012 Pazar

oldukça gereksiz bir yazı hani, okumasan da olur

Aşırı melankolik havalarda olduğum zaman bloga yazı yazmaktan özellikle uzak duruyorum. Benim o hallerim berbattır zaten, adamı hayattan bezdiririm. Bide yaşadığı şeyi dünyanın en büyük sorunuymuş gibi gösterip anlata anlata bitiremeyen insanları, özellikle blog aracılığıyla bunu suçsuz günahsız insanlara yayanları da sevmiyorum. Bize ne lan senin ne bok yediğinden? Birde öyleleri var ki duygu sömürüsü yanlarında halt yemiş. Hah, işte bende böyle bir insana dönüşmemek için en efkarlı zamanlarımda uzak duruyorum blogdan, yoksa ebenizi bellerim hani. Hele birde evden atılmanın eşiğinden dönmüşken fvashjfva. Şanslısınız, iyi ki o zaman dokunmadım "yeni yayın" butonuna U_U

Neyse been yine kendi mimimlen mimlendim -w- Nayt-chan (-chan? hbafhjbas her ismin sonuna saygı şeysi koymasam olmaz zaten (keşke gerçek hayatta da yapabilseydim ;W; (Ali-sensei, veli-kun, ayşe-san, fatma-sama, hoca-chan (hdvhasjfvas hoca-chan?)))) tarafından =w= Da yani beni tanımanıza ne gerek var olm, ben sizi tanıyım yeter yani -o-


  1. Yukarıda ki paragrafta da görüldüğü üzre yaşadığım tramvatik olaylara bir süre sonra götümle gülebiliyorum. O yüzden insanlar hiçbir zaman benimde büyük sorunlarım olduğuna inanmadılar ;A;
  2. Unazo ismi, adlarımın Japonca karşılıklarının birleşmesinden oluşuyor, öyle götten uydurma değil yani U_U Aslında biraz öyle o.o
  3. Küçükken bana "merinos", "kıvırcık marul", "bonus" dendiğinde zırıl zırıl ağlarken şimdi o takma isimlerle gurur duyuyorum fkajf. Bende toplum içinde fark edilebiliyorum yani U_U
  4. Bu yaşıma rağmen hala ve hala Barbie'yi çok ama çok seviyorum =w= Şuana kadar çıkmış tüm filmlerini izledim ve her boşluk bulduğum zamanda Barbie'lerime kıyafet dikiyorum. 
  5. Ailemi sevmiyorum. Yani seviyorum da sevmiyorum. Afhbfhjghf. Şöyle diyeyim, ailemle uzun zaman geçirince birbirimizi yiyoruz. Günün yarısında birlikte olsak yeter bize ama bir haftadan fazla beraber olunca şalterler atıyor. Yani benimkiler atıyor. Bu yüzden okulu özlüyorum işte.
  6. Anne veya babamın aşk hayatı beni iğrendiriyor. Yeter lan, boşandınız diye yediğiniz her boku dinlemek zorunda mıyım ben?
  7. Ailemin boşandığını duyunca üzülmüş ayağına yatıp, ağızlarına yamşıta yamşıta "ayy çok üzüldüm bebeğim ya...." diyenleri Gehenna'ya göndermek istiyorum.
  8. Anne babamın (hdashj aileye girdim yine) barışmasını istemiyorum diye hem ailemde, hem arkadaş çevremde "salak", "deli", "psikolojisi bozulmuş zavallı" gözüyle bakılıyorum.
  9. Hazır konu açılmışken, mutlu aile tablolarına inanmıyorum. Tüm aile bireylerinin bir arada olduğu çafçaflı resimler bana çok uzak. Ve bundan gayette memnunum U_U
  10. Varlığımdan, duygularımdan, görüntümden, düşüncelerimden günün dörtte üç buçuğunda nefret ediyor, iğreniyorum.
  11. Küçükken mahallede çete kurar, sevmediğim çocukların saçlarına tükürür, sakız yapıştırırdım. Sonra oyuncaklarını sevdiğim çocuklarla barışır, evlerine gidip zorla evcilik oynattırırdım. Yani küçükken de piçtim.
  12. Google'da kendi ismimden çok Bloen'in ismini arattım jgfjhafas.
  13. Harbi harbi yalnız kaldığımda Bloen'le konuşuyorum.
  14. Hatırladıkça kendimden iğreniyorum ama küçükken bir ara Ben10'e aşırı sarmıştım. Neredeyse bir yıl falan yani. MADAFAKA.
  15. Sonsuza kadar süren dostluklara ve aşka da inanmıyorum. Dostluk yani bence bir yerde bitiyor. Ya sıkılıyorsun karşındakinden ya da mesafe giriyor araya kopuyor bağlar. Gerçek dostluk diye bir şey yok bence (galiba böyle düşündüğüm için hala yalnızım o.o) Gerçek aşka neden inanmadığımı etrafa bakarsanız görürsünüz zaten.
  16. Okul değiştirdiğimde orayla olan tüm bağlarımı da koparıyorum. Arkadaşlarımın telefonlarına cevap vermiyorum, diğer insanların aksine bayramlarda okulu ziyarete gitmiyorum. Öyle yani. Geçmişe bağlı kalmayı sevmiyorum.
  17. Ne kadar "ben evlenmicem olm! hayatımı bir erkeğe adayamam ben!" desem de, yatağa girdiğimde Nate'le evlendiğimizi, çocuklarımızın olduğunu ve harika bir yaşam sürdüğümüzü hayal ediyorum jfbahjflafjsda. 
  18. Durmadan "rin rin rin rin rin" desem de Nate'e aşığım ben olm U_U Harbi yani hayali karakterime aşık oldum ve bu yüzden Bloen benden nefret ediyor >.>
  19. Sanıldığı gibi babanızın eczacı olması öyle harika bir şey değil. O göt herifin ortalıkta bıraktığı hapları ne demeye yutmuş bu yüzdende ölümden dönmüştüm küçükken. Hala o hastanenin beyaz odası ve taaa mideme kadar inen boru mıh gibi aklımdadır. 
  20. Bazen keşke o hapları yuttuğumu fark etmeselermiş diyorum.
  21. Elflere, perilere ve daha nice büyülü yaratıklara hala inanıyorum. Bence onlar hala yaşıyor ama sıçıp sıvamakta üzerlerine olmayan biz göt insanların yuvalarını dağıtması yüzünden şuan yer altında yaşıyorlar ve bir gün bizden intikamlarını çok kötü bir şekilde alacaklar.
  22. Renkli gözlü insanları severim emme gözüme gözüme sokanları inşallah bir gün Hades ziyaret eder.
  23. Sanatın iyi olduğum tek dalı resim. Onunda iyi olduğunu düşünmüyorum zaten.
  24. Kendimi aşşalayarak motive ediyorum o.o Bir resim çizdiğimde, ne kadar iyi olursa olsun, ebesini belliyorum. Ağzıma gelen tüm hakaretleri kendime ve resme sayıyorum. Böylece içimde daha iyisini yapmak için bir neden ve hırs doğuyor. Malım yani.
  25. Uzaylılara inanıyorum U_U Zaten K-himori çok belli ediyor adgfhjfknanfd. Yani şu koca evrenle karşılaştırınca dünyayı geç, koca güneş sistemi sadece bir toz parçası. Ben bu büyüklükte ve hala büyümeye devam eden bir evrenin sadece insanlar için yaratıldığını sanmıyorum. Uzaklarda bir yerde yaşayan başka türlerde var bence.
Benim hakkımda bunları bilseniz yeter U_U Çenem nasıl düşmüşse artık ajndkjasbf. Ha birde benim Rin cosplay işi vardı ya, ha o yattı. Yani sadece kravatla hayatta yapmam cosplay ben. Ama onun yerine Bloen cosplayi yapmayı düşünüyorum =w= Sonuçta karakter benim abi istediğim gibi yaparım hdhjavbfjahs. eBay'da hayatta bulamayacağımı düşünürken şu peruğa rastladım;
Hayalimde ki saçla aynı nan. Uzunluğu bile birebir uyuşuyor. Tek sorun pembe perçemi ama onuda fotoşokla halledebileceğimi düşünüyorum da... daha deminden beri kendimi kandırıyorum. Kravat alamaya zorla ikna ettiğim babamı şimdi peruk alamaya nasıl ikna edeceğim? Ama dur jsbfhjbfa fiyatı sadece 15 dolar nakjdbnajhf. İyiymiş, yazdım bu peruğu bir yere U_U

Ermmm... Birde ben karakter tanıtımlarını vermiştim ya hani... Heh işte onların resimlerini karalayı vediydim.
Bu Çengelli işte. Uzaylı karakterlerimin saçlarının önünü farklı renk yapmazsam ölürüm zaten. Boyamaya üşenmedim yani. Çok boktan oldu ama hiç uğraşmamıştım üstünde o.o Aslında Nate'i  çizmeye çalışıyodum sonra kafa Çengelli'ye gitti ve bu ortaya çıktı U_U En sevdiğim karakterim olsa da en az resmini yaptığım karakterimde o. Ne biliyim sanki onu kötü çizince (erkekleri kötü çizmekte üstüme yoktur hani) ahjbfahjfvhjalbfgahljga beni öldürecekmiş gibi hissediyorum -__- Galiba Çengelli'nin öldürdüğü insan sayısını azaltsam iyi olacak -^-
Aello'nun gözlerini hiç sormayın abfdkjhafa. Telefonda boyamaya çalışmıştım o^o
Vesikalık fotoğraf çektiren Neiy. Kaka Neiy z_z
Buda bok ettiğim Nate _ __ _ Aslında nasıl göründüğünü az çok biliyorsunuz ama birde benim elimden görün dediydim, keşke demeseydim o_o

Bide Ramazan geldi lan. Hepinizin Ramazan'ı mübarek olsun oWo Ha birde Blogger alemi mimlerimden nefret ediyor ama mim yapmaya devam edeceğim yoksa sıkıntıdan patlamanıza rağmen yazı yazmaya niyetiniz yok sizin -n- Mimlerden sıkıldıysanız sobede hazırlarım aşkuşlarım benim, siz yeter ki yazın =w=
Bunlar yenmez de ne yapılır yahu? .w. Yanlarında yatılır adjabf. 
(espiri yaptım gülsenize)

16 Temmuz 2012 Pazartesi

Tak tak! Kim o? ANAN!


inanabiliyor musunuz? O resmi bitirdim!
 Fazla dandik bir boyaması olsada -___-

 (Bende "anan" espirisi yaptım ya, artık huzur içinde ölebilirim)
Aşk olsun sana evren! Yaz tatilim yeterince berbatken sen beni al, hafta içi Kur'an kursuna gitmek zorunda olduğum ve interneti SINIRLI bir yere gönder! Oldu mu bu? Yapılır mı bu bana? La ben daha KHR'ye başlamadım bile, nasıl bitirecem o 203 bölümü? 203 bölümü geç ben hala Shiki'yi bile bitiremedim lağn! Lanet girsin sana ;O;
 Neyse neyse, evren abiyede nefretimi kustuğuma göre asıl konuya geçebilirim <.< Ah, ama işe bakın konu yok -w- Yine saçmalayamaya geldim bebehlerim, hazırlıklı olsun >w< Görüldüğü üzre (aslında şüpheliyim) bugün çok mutluyum. Nedenini bende bilmiyorum ama ah, dur biliyorum! Blogumda artık Galileo Galilei'min şarkılarını dinleyebileceksiniz!! =W= (buna sevinen bir ben miyim yoksa lan D:) Aradım taradım (yalan lan. sadece tesadüf.) aimini.net gibi bilgisayardan internete müzik yükleyebileceğimiz bir yer buldum. Fekat, Aimini'de sadece bir şarkıyı bloga koyabiliyordun, ama bu bulduğum sitede hem şarkı yükleyebiliyor, hemde hepsini bir araya getirebiliyorsun -w- Tabi o siteye (adını hala bilmiyorum, müzik çaların altında yazıyo abi oradan girebilirsiniz) şarkı yüklemek ayrı bir dert. Önce kodumun FileDen'inden şarkıyı upload edip, o siteye aldığınız URL'yi yapıştırmanız lasım. Neyse ya çözersiniz siz, bu blogu okuyan her insan benden çok daha zeki biliyorum ben >w< Tabi ben o kadar şarkı yükledim, kesin kotayı aştım lanet olsun D:

Hadi konudan konuya atlayalım! Sıradaki konumuz, hımmm... Ben mangakalığa tekrar merak sarmaya başladım o.o Yani "bana ne mangakalıktan olm, yazar olcam ben ashkjas" şeysinden kurtuldum. Öyle bir hırs geldi ki anlatamam, bunun en büyük nedeni de senaryomun ShiroInku tarafından onaylanmış olması -w- Ya ben çizeceğim, ya da başka bir çizer çizecek -w- Neyse, K-himori demişken (demedim aslında hani) 6. bölümün son kısmını koyup gideceğim. Ondan önce yine bir ibnelik yapıp sizi GENE mimleyeceğim. İki günde anca yazı ekliyosunuz olm! Noluyo lan! (diyene bak) Aslında sobelemek isterdim ama soru hazırlamakla kim uğraşır şimdi -.- Merak etmeyin bu sefer yaoi gibi çok uçta (yalan!) bir konu vermeyeceğim -.- Bu yazıyı okuyan her blog sahibi arkadaş... hım.. Kendi hakkında bilinmeyen ya da az bilenen 100.. yok lan... 50, hala fazla..20 şeyy? Amaaağğn kendiniz hakkında bilinmeyen şeyleri yazın işte ama 5'i geçsin lütfen, altını kabul etmiyorum U_U (kendimi hoca gibi hissediyorum şuan harika bir his lan -w-) Doğam gereği okkalı bir ibnelik daha yaptığıma göre artık altıncının son kısmı koyup gidebilirim -3-

--
Orada ki,tuhaf uzuvlu o gölge benimdi,sırtım ise sanki yarılıyordu.

“Dünya Abla?”Ayşe Su’nun sesi çok cılızdı.Omuzlarını bıraktım ve hışımla doğruldum.Gölge gerçekten benimdi ama o kollar yoktu artık.Kafasını yavaşça bana doğru çevirdi.Normalde fal taşı gibi olan göz bebekleri minicikti.Korkmuş gibiydi,hem de çok korkmuş.Ama yüzüme bakınca göz bebekleri normale döndü ve o her zaman  ki gür sesiyle konuştu.

“Top canını gerçekten çok mu acıttı abla?Ağlamak üzeresin.”Normal insanlar ağlayacak olduklarında sadece gözleri dolar ve kızarır.Ama ben ağlayacak olduğumda gözüm artı yanaklarım artı burnumun ucu kıpkırmızı olur ve dudaklarım titremeye başlardı.


“Hayır canım.Neyse hadi yürüyelim.”dedim ve elimden tuttu.Şaşırmıştım çünkü hiç itiraz etmemişti.Bir çocuğu oyunun ortasında çekip almak bu kadar kolay mıydı?Bana acıyor olabileceğini düşündüm bir anda.Ağlamak üzere olduğum için böyle davranıyor da olabilirdi.Ben durmadan konuşmasını beklerken  sustu ve adımlarıma ayak uydurmaya çalıştı.O kızı çok fazla kafaya taktığım için halüsinasyon görüyor olmalıydım.Tek açıklaması buydu,bu olmalıydı.Sessizlik içinde yürürken soğuk bir şey elimi tuttu.Bağırarak kafamı kaldırdım.Allah’ıma bin şükürler olsun ki elimi tutan Murat’tı,bir uzaylı değil.Yüzünde haylaz bir gülümseme vardı.Tuhaf ama mutluluktan ağlamak istiyordum.

“Ödümü patlattın!”

“Hehe,korkutmama gerek kalmadan korktun.”diyerek güldü.

“Bu abide kim?”dedi Ayşe Su elimi bırakarak karşımıza geçti.Murat hala elimi tutuyordu,Ayşe Su elimize bakarak, “Dünya Abla’nın aşkı mısın yoksa?”diye sordu ve yerinde zıplamaya başladı.“Bende istiyorum!!”

Lanet girsin,bir bu eksikti.Şimdi bu velet her şeyi gidip anneannesine anlatacak oda tüm mahalleye yayacaktı.Sonra mahallede adım yolluya çıkacaktı.Anneannesine bak,torunun ağzına patlat.Beni ne hale düşürdüğünü anlayan Murat elimi bıraktı ve konuşmaya başladı.

“Yok kız,ne yapayım ben bu sarışını?Sen benim aşkımsın.”diyerek Ayşe Su’yu kucakladı ve döndürdü.Kahkahalar atıyordu Ayşe Su.Kız yere iner inmez konuşmaya başladı.

“Sen kimsin peki?”

“Bloen’nin abisi sayılırım.”dedi ve göz kırptı.O an gülmemek için zor tutuyordum kendimi.Abi ha?Murat’tan bir yaş büyüktüm ben!Annemin büyük ısrarları sonucu okula bir sene geç başlamıştım.Arkadaşlarımın on dört,benim on beş yaşıma yeni basacak olmam bu yüzdendi.Tabi Kaan’da bir sene geç başlamıştı okula.Yani aslında Kaan ile  Gian değil,Diand olmamız gerekirdi.Normal öğrencilerin açısından bakarsak sekizinci sınıfta değil,lise birde olmamız gerekirdi.Şey aslında Murat’da,cüssesi ve çenesine gelen boyum yüzünden abim gibi duruyordu,inkar etmemek lazımdı.

“Şimdi tatlı kız…Bloen ile abi kardeş konuşması yapmak istiyorum.Sen parka gider misin?”

“Tabii ki!”dedi Ayşe Su ve koşarak parka gitti.Parka varana kadar onu izledim ve Murat’a dönüp konuşmaya başladım.

“Abi kardeş konuşması ha?”dedim gülerek.

“Seni kurtarmanın tek yolu bu değil miydi?”dedi göz kırparak.Hemen yanımızda ki banka oturduk ama gözlerim hala parktaki Ayşe Su’yu izliyordu.

“Bayağı iyi gördüm seni.”dedi

“Evet,Allah’a şükür.Ama sen peki iyi değil gibisin?Sesin değişmiş.”

“Sorma ya…Bende grip oldum işt- Hapşuu!" Burnunu ovaladı. " Üç gündür yatakta yatıyordum.”

“Çok yaşa ve ne?!”dedim şaşkınlıkla. “Niye kimse bana bir şey demedi?”

“İşte bu tepkin yüzünden.”dedi gülerek.

“Ya kanka geçmiş olsun…Cidden bilmiyordum.”

“Sağ ol kanka,önemli değil.Sana söylememelerini ben istedim zaten…Beni boş ver de senin yüzüne bir nur gelmiş sanki.Yüzün gözün aydınlanmış.”Dalga mı geçiyor anlamamıştım.Sırtım ve boynum ağrıdan kavruluyordu ama o sana nur gelmiş diyordu.

“Peh,bana mı?Saçmalama yav.”

“Ciddiyim bak,şu sürekli şikayet ettiğin morluklar gitmiş.Bebek yüzünden farkı yok suratının.Fondöten mi sürdün kız yoksa?”diyerek yanağıma vurmaya başladı.Tabi bu sırada yüzümü hapşuruğundan zor kurtarmıştım.Gülerek elini çektim ve omzuna yumruk attım.

“Üff,saçmalama ne fondöteni?Gribim dedin,üç gün yatakta yattım dedin,peki niye şimdi ayaktasın?”

“Evde bunaldım,temiz hava alayım dedim.Seninle karşılaştım.”

“İyi yaptın,ben de tüm günümü o veletle geçireceğimi düşünüyordum.”

“Blo ya sen bacağının iyi olduğuna emin-" Öksürmeye başlayınca sırtına vurdum, durumunun pek iyi olduğu söylenemezdi. "...misin?" Şimdi fark ettimde uyandığımdan beri bacağım hiç sızlamamıştı.Bundan cesaret alarak bacağıma vurdum.Hayır,yine acımıyordu.

Bacağıma hızlıca vurarak,“Turp gibiyim!Bak acımıyor!”dedim.Hayt be yaşasın!Gerçekten acımıyordu!Kaşlarını kaldırarak bana baktı ve bacağıma yumruk attı,bildiğin yumruk attı yani. Pek acılı olmayan bu yurmuğu kuru bir öksürük izledi.

“Bak işte acımıyor.”dedim sırıtarak.

“Ah,keşke bende çabucak iyileşsem de şu geç kaldığım göreve gitsem." Koluyla ağzını kapatarak hapşurduktan sonra okkalı bir küfür salladı. "Grip olmadan önce,düne görev almıştım ama hasta yatakta yattığım için gidemedim.” Burnunun kemerini tuttarak gelecek hapşuruğu önledi. "Sikeyim böyle hastalığı," diye mırıldandı.

“Ne göreviymiş bu?”

“Bir köye dadanan silahlı deliyi yakalama.”

Güldüm.”Hehe,deliye delili görev.”Ve birden hiç düşünmeden, beni sonradan çok pişman edecek sözcükler ağzımdan dökülüverdi.

“İstersen ben gidebilirim.”Yüzü biranda aydınladı Murat’ın.Böyle bir şey dememi bekliyormuş gibiydi.Yok ya vazgeçtim sen git diyemezdim.Murat çok yakın arkadaşımdı ve bir görevi mazereti ne olursa olsun geciktirmenin bedeli çok ağırdı.Kınama cezası alır ve DSS’de puanın otuz puan düşürülürdü.Onu umutlandırdıktan sonra bunu yapamazdım.Arkadaşlığa sığmazdı ve Murat’ın yüzüne bakılırsa hiçte reddedecek gibi durmuyordu.Ah beynim, ikinci kez ağzına tüküreyim.

“Ciddi misin?Ya kanka bir tanesin sen!Ama-" Bu sefer yumruğuyla ağzını kapatarak şiddetli bir şekilde ökdürdü.  "...bacağın?”

Ayağı kalktım ve yerimde koştum. “Turp gibiyiz dedik ya!”dedim ve tekrar yerime oturdum.

“Ancak nerde bu görev yeri?”O kaybolma faciasından sonra Türkiye dışında görev almak yoktu.

“Kayseri’de…Köyün adını hatırlamıyorum şimdi…Saat on birde.Gidebilirsin değil mi?”

“Bizimkiler onda yatıyor.Sorun olmaz.”dedim gülerek.Tabi tabi hiç sorun olmaz!Daha yeni bir görev faciası atlatmıştım ve şimdi de eli silahlı bir delinin peşine düşecektim.Ah,Murat ah!Niye adam gibi görev almıyorsun da gidip en tehlikeli görevleri alıyorsun anlamıyorum ki?Bu çocuğun içindeki adrenalin hormonları hiç bitmiyordu galiba.Küçükken de sırf eğlence olsun diye elinde makasla kızların saçını oğlanlarında kıyafetlerini keserdi.Şimdi düşünüyorum da Uzaylı Kız,Murat’ın yanında koca bir hiçti.O uzaylıyı görse,benim gibi donup kalacağına,ağlayacağına,Allah Allah diye üzerine atlar,sırtındaki uzuvları kesip,fotoğraf çekinirdi.Muratla uzun,hoş vd bol öksürüklü bir sohbeti paylaştık.O lanet olası huzursuzluk hissinden hala kurtulamamıştım ama azda olsa rahatlamıştım.Telefonum titreyince çıkardım ve mesaja baktık.Yani Murat’a ne kadar göstermeyeyim diye uğraştıysam da baktı.Allah’ıma şükürler olsun ki mesaj halamdan gelmişti.Nate’den veya Kaan’dan gelseydi bitebilirdim.Kaan görev sırdaşım,Nate’de düşüş sırdaşımdı.Bir an önce eve dönmemiz gerektiği yazıyordu.Saate baktığımda tam bir saattir burada olduğumuzun ayrımına vardım.Biz konuşurken zaman ne kadar çabuk geçmişti anlayamamıştım.Murat’la vedalaştıktan sonra parka gidip Ayşe Su’yu bin bir zorlukla eve gitmeye ikna ettim.Gelmesi için ağlama numarası bile yaptım yani o derece!

Eve hiç gitmek istemiyordum aslında.Çünkü yine sıkıntıyla orda öylece oturacak ve on birde göreve gidecektim.İyi tarafından bakarsak karşımda ki,deli de olsa,bir insandı.Ama yinede gecenin bir vakti sokakta dolaşmak içimi ürpertiyordu.Normalde hiç korkmazdım böyle şeylerden ama Uzaylı Kız sağ olsun hem psikolojimin hem de özgüvenimin içine etmişti!

--

Ne güzel önceki parağraflarda hiç küfretmedim diyodum ama djkfgkjbgsikbfsdbghjboksfbsh FAZLA UZUN oldu bu kısım -.-"
Birde ben diyodum yaz tatilimin hepsini K-himori'yi yazmak için harcayağım ama hala 11. bölümün başındayım. Öyle bakma okul kapandığında 10. bölümün sonlarındaydım. Herkesten daha tembelim yemin ederim, sözde bi 20. bölüme gelirim diye düşünüyodum, vurun lan beni! Uyuşukluğun, tembelliğin, üşengeçliğin bu kadarı olmaz hani. Nerdeyse iki aydır, hiç bir bok yapmamama rağmen aynı yerlerde sürünüp duruyorum.

ERROR 404: BRAIN NOT FOUND

Not: Mimi unutmayın ha -w-

11 Temmuz 2012 Çarşamba

başlık bulmak bana göre değil, cidden.

Yeni fark ediyorum ama bende galiba "yazıya milyonlarca kez giriş yapıp sonra silme" hastalığı var. Yemin ederim berbat bir şey insanın beyninin çalışmaması. Şimdi kardeşimi çok daha iyi anlıyorum ;_;
Neyse dün ilk defa denize gittik. Bunda ne var lan, demeyin n'olur. Her günüm birbirinin aynıyken farklı bir şey yapmanın sevinci var içimde T_T Aslında denize gittik de noldu, orada da yattım. Her zaman ki gibi. Tek farklı şey üzerinde yattığım şeyin koltuk değil, deniz oluşu. Yani başka bir şey olmadı. Hiçbir şey. Ben denizden bir kranken çıkmasını yahut ölümcül deniz analarının sahili istila etmesini bekliyordum ama onun yerine yaptığım tek şey dubaların üzerinde ip cambazlığı oldu. Ama bir su grubu burcu olarak denizi çok özlemişim yeminlen >3< Ayaklarının yerden kesilmesi, tuzlu suyu yutup genzinin yanması, Konyaaltı gibi bir sahlideysen her kulacında koluna bir pisliğin takılması, "siiimeeeeeğğğttt" diye bağıran simitçi amcalar, kendisini hayatında ilk defa görmene rağmen yanına gelip seninle konuşmaya çalışan bebeler, seksi yengelerimizi göz hapsine almış pis apaçiler falan. Güzeldi yani. Tek kötü yanı abim (evet editörüm ilan ettiğim kişi geldi sonunda) ve kardeşinin deve güreşi yapalım demesi üzerine benim beyinsiz kardeşimin omuzlarıma çıkması sonucunda boğulma tehlikesi geçirmiş olmam. Onun dışında iyiydi yani.


Hazır konu açılmışken abim geldi demiştim ya, hah gelir gelmez onu editörlükten men ettim U.U Yani Japonlara, "Çekik gözlü kedi köpek yiyen çizgi film hastaları" demesi üzerine böyle bir şey yapmasaydım dört yıllık anime geçmişime ihanet etmiş olurdum. Geri zekalı. Tamam sakinim. Ona sadece K-himori'nin varlığından bahsettim, ne konusu anlattım ne de okuttum ve bir daha okutacağıma da sanmıyorum. (Seni pislik ağabey! Cahil yaratık! Geber lan!) Hayır bide bildiğin abaza olmuş lan. Kendisinin sevgilisi var, bana gözüne kestirdiği piliçlerin telefon numaralarını almam için baskı yapıyo o.o Birde altıya geçmiş bir kardeşi var oldum olası sevmediğim, onunda ağzına hiç sevgilim olmadığı için sakız oldum. "Ne senin hiç sevgilin olmadı mı? Ana okulunda bile mi? Hiç mi? Ciddi misin? Harbi mi? Doğru mu söylüyosun? Eziiik.
YÜZÜME VURMASAN OLMAZ MI PİÇ?
demedim tabi, hiçbir şey demedim sadece yüzüm o sırada şöyleydi;
Birde çizdiğim resimlerle sürekli dalga geçmeleri beni öldürüyor. Bir çoğumuzun başına geliyor bu eminim ama bizimde duygularımız var lan. Nate'i nasıl olurda Ben10'e benzetebilir bir insan? sdgajhfvaslh. Birde çizdiklerime "Koreli mi lan bunlar?" demeleride beni yine öldürüyor, ne Koresi la? Kore ne alaka? Niye geldiklerine o kadar sevindiğimi anlamıyorum beynim kısa devre yapmış olsa gerek o an. Yaz tatilim zaten berbat geçiyor onlarda üstüne tuz birber oldu. Birde anasını satayım evde sürekli baksırla gezip duruyorlar. Kendilerini ne zannediyorlar anlamadım ki? Ceykıp mı? Hayır iyi bir vücutları olsa neysede de, kıllı falan, göt kadar göbek. Halimi siz anlayın onlar yüzünden bu kadar saçmalıyorum sonuçta. Ama onlara bir ara şu resmi, şu resmi birde şu resmi göstereceğim. Bir onlara baksınlar birde kendilerine. Boşuna kendilerini kandırmasınlar.

Neyse birde anam ben Tumblr'da bir şey gördüm. (Tumblr'ında yararları vağ lan) Alexandria's Genesis adlı bir mutasyonumsu bir şey varmış. Şimdi ben anlatamam o yüzden oradaki yazıyı direk kopyala-yapıştır yapıyorum.

Alexandria’nın kuşağında biri doğduğunda gözleri mavi ya da gri oluyor.6 ay sonra,gözleri mora dönüşmeye başlıyor ve bu süreç 6 ay sürüyor.Ergenlikte göz koyu mora,derin mora,kraliyet moruna dönüşüyor ve bu şekilde kalıyor.Görme yeteneğinde hiç bir bozukluk yaşamıyor.Bu mutasyona sahip olanlar yüzlerinde, vücutlarında, kasıklarında,cinsel organ etrafında(kulaklar,burun,kirpik,saç ve kaş hariç)kıl bulunmuyor.Ayrıca kadınlar regl olmuyor.Fakat bereketli doğumlar yapabiliyor.

Bunu duyan ben yerimde durur muyum? Sonuçta Aello'nun mor gözlerine bir açıklama bulmuşum dbskajfvbga. Tabi araştırmalarım ve gıt ingilizcem yüzünden bir şey bulamasam da galiba bu Alexandria şeysi gerçek değil. Ya da gerçek ama çok uzun zaman önce olmuş. Tam emin olmadığım için "gerçek la bu," ya da "yine gandırdılar bizi piçler," demeyeceğim. Ama keşke gerçek olsaydı o mutasyon ;__; Tabi o zaman ben mutasyonu geçirmeyeceğim için geçirenlere bi dolu küfür yağdıracaktım ama olsuuuuğn Aello'nun mor gözlerine bir açıklama buldum djkabgvajkfga Sen gene çatla Bloen >.<

Birde ben şarkı çevirmiştim. Hem laptomum hem de masa üstü bilgisayar kuzenler ve kardeşim tarafından ele geçirilince bende oturup şarkı çeviriyorum yani ne yapayım? Anlattığı hikaye çok hoşuma giden ayrıca söyleyenin sesine kurban olduğum Kimi no Shiranai Monogatari'yi (Senin Bilmediğin Hikaye) çevirdim. Kendisi Bakemonogatari'nin endingi olur U_U Ama animeyi yarıda bıraktığım için kaçıncı ending bilmiyorum >.>
Sıradan bir günde
Sen aniden ayağı kalktın ve dedin
"Hadi, bu gece yıldız izlemeye gidelim!"

"Arada bir iyi fikirlerin oluyor, hım?"
Dedi herkes ve güldüler
Etrafta şakalaştık ve yürüdük
Bu sönük yolda aptallar gibi
Böylece ezilmeyecektik
Bize tutunan yalnızlık ve kaygıyla

Zifiri karanlık dünyada gezinirken
Gece gökyüzü yıldız yağmış gibi görünüyordu

Acaba ne zamandan beri
Seni takip ediyorum?
Bir şekilde, lütfen
Şaşırma ve dinle
Bunlar benim duygularım

"Bunlar Deneb, Altair ve Vega"
Yaz üçgenini işaret ettin
Hatırladım ve gökyüzüne baktım
Sonunda buldum Orihime-sama
Ama nerede Hikoboshi-sama
Bu biraz yalnız hissettirdi

Senin yanında eğlenirken
Bir şey söyleyemiyorum

Gerçekten, ben zaten vardım
Bir süre önce senin için olan duygularımı fark ettim
Onları buldum
Ama onlar sana asla ulaşamıyacak
"İşe yaramaz, ağlama"
Bunlar kendime söylediklerimdi

Soğuk kanlılıkla blöf yaptım
Oyunculuğa ilgim yok
Ancak,
İçimdeki bu delik büyüyor
Mnnn... Bu iyi
Aşık olmak böyle bir şey

Ne yapmak istiyorum? Lütfen söyle bana
Kalbimde bir ses vardı
Senin yanında olmak yetiyor
Gerçekten sert

Söylemedim
Söyleyemedim
Bir değişiklik olmasın
Bu yaz günü
Bu parlayan yıldızlar
Şimdi bile hala hatırlıyorum
O gülen yüz
Ve o kızgın yüz
Garip, değil mi?
Ben bile düşündüm, biliyordum
Bilmiyordun
Bu sadece benim bildiğim sır
Uzun zaman önceki o gece
Uzak bir anı
Senin sivri
Ve masum sesin ile birlikte

Anlattığı hikaye falan çok hoşuma gidiyor yani bir bu şarkıya bakın birde bizim şarkılara. Fazla söze gerek yok. J-pop bir numara dvgjahsvfahjaş!!! Konusuzluk çektiğimden sırf yazıyı uzatmak için koyabilirim çevirdiğim şarkıları. Tabi çoğunlukla (yani HEP) Galileo Galilei'nin şarkılarını çeviyorum ama olsun, bir dinleyin çok seversiniz o grubu :)) [Ben daha demin parantezli gülücük mü kullandım? Oh, shit. Mayalar haklıymış.]

Uuuuuzun zaman sonra görüşürüz bebehlerim. (La bende size "bebehlerim" mi desem? Hani herkes ziyaretçilerine bir ad bulup sesleniyo ya, modadan geri kalmayalım şimdi ahdgvasjhfvahj *özentiözentiözenti*) Uzun zaman dediğime bakmayın, bir yere gittiğim yok ben hep Blogger'dayım. Sadece konusuzluk çektiğim için yazı yazmam o kadar -.-
Not: Ha bide ben cumartesi K-himori'yi koycaktım demi la? Unutmuşum sfdahgfcahk o.o Benim sözüme inanmayın siz zaten, ben bile kendime güvenmiyorum. (Bunu daha bir önceki yazısında "ben her zaman sözümde dururum" diyen adam diyor. Arkadaş ciddi ciddi kişilik çatışması yaşıyor.)
Tamam artık halay çekebilirsiniz çünkü yaz bitti ( ̄ヘ ̄)

5 Temmuz 2012 Perşembe

hoppala hobidii hoop hop *tavşanca .w.*

Ohayou! Oyasumi nasai! Konbanwa! Artık hangisi size uygunsa U_U Ben size sıkıntıdan K-himori karakterlerini tanıtcam dedim mi, dedim. Bu sayede kafanızı yerden yere vurcanız dedim mi, dedim. Ben sözünde hirzaman duran bir adamım anacım. O yüzden hepsini hazırladım kjdhbakfb Hazırladım dediğime bakmayın ha, sadece yazıcam. Aslında hepsinin resmini çizmek istiyodum ama kim uğraşır şimdi o.o Birde erkekler de var, hayatta uğraşamam erkek yüzü çizmekle, çizsem zaten hepsi birbirinin aynı olur o.-" O yüzden yazmak en iyisi U_U

(Oluşabilecek ruhsal sorunlardan blogumuz sorumlu değildir, blogun aptal sahibi sorumludur. Tüm para onun örümcek ağı tutmuş cebinden çıkacağı için okuyup okumamakta serbestsiniz. Biz uyarımızı yaptık.)

WTF!? SİZE PARANTEZ İÇİNDEKİ SESİN BENDEN BİR AYRI BEYNİ VAR DEDİM AHGFHJALFG!!!!11!!1!bir!!1!!bir!

Neyse o sorunu sonra halledeceğim, yazmaya başlasam iyi olur... Hazır mısınız? Hadi başlayalım! Ikou!!

Adı soyadı: Bloen Dünya Alkan
Saç/Göz rengi: Sarışın, mavi-gri göz.
Takma ad: Pembe Perçem, Sarı civciv o.o
Yaş: 15
Seviye: Gian/Diand
Boy: 1.67 (seni asla 1.70 yapmayacağım Blo.)
Kilo: 46
Doğum tarihi: 12. 12. 1997
Enax kolları(yani örümcek kollar): Var
Sevdiği şey: Çilekli her şey
Sevmediği şey: Kendinden üstün olan herkes. Ha bide Çilek Kız var. Onun 'çilek' adını kirlettiğini düşünüyor.
Favori film türü: Korku (WTF!?)
Aslında o: Ne kadar sert görünmeye çalışsa da....eeee... evet, gerçekten sert U_U

Adı soyadı: Nathaniel Tolga Öztürk (Bu kim acaba?)
Saç/Göz rengi: Siyah saç, mavi göz
Takma ad: Nate (Doğru bildin o Nate ashafda!), Atar, Sincap o.o (Ona sadece Bloen sincap diyor, nedenin hiç sormayın >.>)
Yaş: 16
Seviye: Diand
Boy: 1.76
Kilo: 63
Doğum tarihi: 10. 08. 1996
Enax kolları: Yok
Sevdiği şey: Ateşli, seksi kızlar 
Sevmediği şey: Pilavında ki bezelye
Favori film türü: Ekşııın plz U_U
Aslında o: Serserinin önde gideniymiş gibi görünen bir matematik dehası

Adı soyadı: Liesei Schwinde
Saç/Göz rengi: Mavi saç, pembe göz o.o Aslında saçı siyah ve gözleri ela.
Takma ad: Neiy (evet o Neiy ;w;)
Yaş: 14
Seviye: Gian
Boy: 1.65
Kilo: 45
Doğum tarihi: 13. 06. 1998
Enax kolları: Yok
Sevdiği şey: Bloen o.o Şaka şaka, ama arkadaşlarını harbi çoh sever U_U
Sevmediği şey: Porno
Favori film türü: Romantik komedi (tam ondan beklendiği gibi -.-)
Aslında o: Saçlarını sırf Bloen'e benzemek için boyattı, o öyle yapıyor diye takma isim kullanıyor. Kısacası, kendi kabul etmese bile, Bloen ile kendini bildi bileli rekabet içinde.

(Şimdi siz bu karakteri henüz ortaya çıkmadığı için tanımıyorsunuz. Ama bilin isterim buda ana karakterdir, yani önemi çoooğ büyük hikayede U_U "Peki hikayede ne bok yiyo?" diye soracaksanız kendisi Bloen'in ustası gibi bir şey oluyor o_o İlerleyen bölümlerde (Allah'ın izniyle) göreceğiz kendisini zaten, aslında görmeyeceğiz, okuyacağız o.o)
Adı soyadı: Onur Çağlar (ona 'onur' diye seslenin ve olacakları görün)
Saç/Göz rengi: Buda sarışın, gözü sarıya yakın kahve
Takma ad: Çengelli *galp galp* (Bu karakteri yeminlen Bloen'den daha çok seviyorum o.o)
Yaş: 16
Seviye: Diand
Boy: 1.78 (çatla Nate!)
Kilo: 67
Doğum tarihi: 09. 11. 1996
Enax kolları: Var, hemde safkan U_U
Sevdiği şey: Vahşet plz
Sevmediği şey: Mary-sue piçleri
Favori film türü: Kimse bilmez emme müzikal türleri çoh sever
Aslında o: Shoujo manga okuyup taktik edinen biri. Birde Nate ile aralarında ufak bir kan davası var U_U Kız kavgası değil ha, geçmişte 'yanlışlıkla' Nate'in kankasını öldürmüştü .A.

Adı soyadı: Aello Angelopoulos (böyle soyadına edeyim. Benden tavsiye karakterinizi Yunan yaparken iki kere düşünün)
Saç/Göz rengi: 
Bir sarışın daha. Gözü mor adjgdjhas
Takma ad: 
Arkadaşları ile arasında hep bi mesafe olduğu için takma adı yok ama maalesef ona 'Kaltak' diye seslenen biri var, kim tahmin et.
Yaş: 
15
Seviye: 
Diand
Boy:
1.66 
Kilo:
49
Doğum tarihi: 
24. 12. 1997
Enax kolları: 
Yok
Sevdiği şey: 
Dizi izlemek
Sevmediği şey: 
Kitap okumak (Kötü kız seni U_U)
Favori film türü: 
Fağğntastiiiiğğğğkkk~
Aslında o: 
Bloen ile arkadaş olmak için can atıyor

Adı soyadı: Kaan Yiğitoğlu
Saç/Göz rengi: 
Siyah saç, koyu kahve göz (Kaan'a benim erkek versiyonum diyebiliriz)
Takma ad: 
Tavşan >w>
Yaş: 
15
Seviye:
Gian (okula geç başladı asafajjkhf)
Boy:
1.74 (çatla Kaan! Asla Nate'i geçemeyeceksin askjfhg!)
Kilo: 
65
Doğum tarihi: 
25. 04. 1997
Enax kolları: 
Yok
Sevdiği şey: 
Bloen. Bu sefer ciddiyim U_U Ha bide falezlerden atlamak var
Sevmediği şey: Aşırı hiperaktif çocuklar. Birde Nate. Nate'i de öyle görüyor zaten U_U ve o zaten öyle ;_;
Favori film türü: 
Korku
Aslında o:
Odun gibi görünen bir romantik *galp*
Eveeeet bitti ;W; Hikaye içinde önemli olan karakteri tanıttım .w. Aslında iki üç tane daha önemli karakter var ama onları 'ortaya çıkınca' tanıtırım... ;_;
Birde uzuuuun zaman sonra sonunda SAI de bir haltlar yaptım diye umuyorum o.o Maus kahrol sen ;A; Canım çıktı lan çizecem diye >-< print screenleyi vediydim. (Dil anlatım hocasının sözlüme neden 50 60 verdiğini şimdi daha iyi anlıyorum)

yeni bir tarz bulayım diye şey ettiydim o.o

feysbuuk ;Q;

boyamaktan nefret ediyorum o.o

Dişimi sıktım ve bitirdim ;W; Bir boka harbi benzemedi ama bir daha asla Bloen'e shoujo gözü çizmemeyi öğrenmiş oldum -____- Fazla SHOUJO.
Birde bu var ama bu resim asla tamamlanamayacak ;A; Nasıl bir bok yediysem bitiremiyorum >>
*Sırf Bloen'in hatrına diye her şeyi pempe yapıverdiydim o.o Yoksa ben maviyi severim yani U_U Zaten ara ara pembe ve çilek sevdalısı bir karakteri nasıl yarattım diye düşünüp duruyorum o.o*

Ah, unutuyordum...
Riiiiin!!! Onsuz bir yazı olmaz, olamaz U_U
*Ben bu cosplaya ölürüm yaa ;___; *
*Not: Gözler lens mi yoksa shop mu? ._.
**Not: Ne güzel eyeliner çekmişin öle, gısgandım >>

3 Temmuz 2012 Salı

hala ölemedim lan ;_______;

siz onları yiyin bende sizi o//w//o
manganın 36. bölümü daha çevrilmemişken 37 çıkmış. Hızına hayranım Kazue abla! -w-

Tamam bir insan tıkanır da bu kadar mı tıkanır yahu! Ne yazsam şuraya bilmiyorum yeminle. Bide ben öyle sürekli kendinden, hobilerinden, yaşadığı şeylerden bahseden bir insan olamadım hiç. Yani benim zaten kendime özgüvenim sıfır, bide buraya hiçbir sik olmayan hayatımda ne bok yediğimi yazarsam blogu okuyan tek tük kişilerde "bize ne amık senin yaşamından?" diyecekler. Ha birde aklıma gelmişken, fazla mı küfrediyorum ben? Yani bu küfürler sizi rahatsız ediyor mu? Ediyorsa söyleyin valla zaten 3-5 kişi anca okuyor onları da kaybetmeyelim.
Neyse ben anime tanıtımı yapmaya çalışacaktım. Ama ondan önce şu yeni jenarasyon senaristlere seslenmek istiyorum. Lan size kim diyo 12 bölümde bitirin işi diye! Kim lan! Söyleyin bak çıkışa falan gelmeye niyetim yok! Bıktırdınız lan izleyiciyi! Olur mu öyle tadımlık seriler allasen! (Arkadaş 20 bölümü geçeceğini umduğu Sankarea'nın 12 bölümde bittiğini öğrendi de. O yüzden şey ettiriyor. Yoksa siz senarist ağabeyler devam edin anime çıkarmaya plz. Yoksa biz ergenler sıkıntıdan öleceğiz.)
Parantez içindeki sesin -artık onun benden ayrı  bir beyini olduğunu düşünmeye başladım- dediği gibi 2012'in baharında(?) çıkan Sankarea da 12 bölümde bitti. Çok oldu bittiye getirdiler sonunu. Zaten izlediğim tüm 12 bölümlük animelerde (Another ve Madoka hariç -.- Onlar devam etse konuya ederlerdi) hep "ayyhhh bitsin artık bizde bişi yapmış olalım kimin umrunda izleyicinin aklında kalan sorular pfff" havası var. Tamam, bazı animelerin gerçekten kısa olması gerekiyo çünkü sırf uzun olsun diye devam ettirmeye kalkarlarsa Türk dizilerinde farkları kalmaz (bkz. AnoHana ;__;) Ama bazı animelerde devam ettirilmeyi gerçekten hak ediyo abicim. Hele birde kapı gibi konuları varsa. Şimdi sen benim dediğimi anlamadın o yüzden ben hele bi Sankarea'yı tanıtam sonra devam ederiz. (Lütfen hayııııııırrrğğğ! dediğini duyuyorum >.> Ayıp ama ayıp.)


reaaa-chaaaan >W<
Şimdi bu Sankarea adlı şeker animede zombi manyağı (manyaklıktan bile öte. Yani zombi bir kızla mıç mıç yapmayı hayal eden birine "manyak" denmesi kelime dağarcığımızın ne kadar az olduğunu gösterir) Furuya, dur la bu onun soyadıydı, Chihiro adında bir velet var. Ama ben ona Furuya diyeceğim çünkü "Furuya" daha çok hoşuma gidiyo o.o Neyse bu Furuya, zombiler bir yana ölüleri de dilirtmeye çalışan tuhaf bir ergen olaraktan bulduğu oldukça eski bir kitapla, terk edilmiş alış veriş merkezinde, ölü kedisini diriltmeye çalışırken okulunun yanında bulunan kız lisesinin en ünlü ve zengin kızı Rea Sanka'nın ölüp farklı biri olarak yeniden dünyaya gelmek istediğini öğrenir (bu cümleyi ben mi kurdum lan?). Animenin daha ancak beşinci bölümünde adını ana karakteri "Rea Sanka" dan aldığını fark etmiş olmam beynimde gerçekten büyük bir hasar olduğunu gösterir değil mi? Bir saniye, bu kadar uzun cümle kurmayı bırakmalıyım yoksa bir zombi tarafından ele geçirilip kanalizasyonda top niyetine oynanmış fındığın çükü kadar bile olmayan beynim yarını göremeyecek. Bir dakika. MADAFAKA. Neyse işte Sankarea'nın çok kaliteli ve ilginç bir konusu var. Ama konu güzel bir şekilde ilerleyebileceği ve izleyiciyi hiç sıkmayacağı halde 12 bölümde bitti. Bir dakika yoksa bu bir lanet mi? 2012 yılındayız ve....!!!! Lanetlendik! Onlara inanmadığımız için Mayalar bizi lanetledi! Kaç lan niye hala okuyon! Asjfskhfva!
Neyse. Bir ara animelerden sıkıldığımı düşündüm. Bir ara değil, iki üç gün boyuna düşündüm bunu. Zaten önüme gelen her bir boktan sıkılıyorum (bkz. Müptelası olduğum Sims, SAI, deviantart, K-himori, resim çizmek, müzik dinlemek, kitap okumak vs vs. Kısaca hayattın kendisinden sıkıldım diyebiliriz o.o) ve bence bunun en büyük nedeni koyduğumun Pretty Little Liars'ı. Bir insan 6 saat boyunca oturup dizi izler mi lan? İşte bu yüzden yabancı diziler bana göre değil, onlar yüzünden yaşama sebebimden soğuduğumu düşündüm. Taa ki Shiki'yi izleyene kadar! Ajfbahfba! Kendi çapımda bir ilki gerçekleştirerek tek yazıda çifte anime tanıtımı yapacağım! Ve daha demin ne oldu biliyor musunuz? Chrome "anime" kelimesinin altını çizmedi! Oda artık bizi kabullendi adfasfhajksgakjg!!1!bir!!! (sözlüğe falan eklemedim ha. Kendisini kandıran götten bacaklı bir velet olabilirim ama o kadar değil)
Another'ın izlediği en iyi korku ve gizem animesi olduğunu düşünenler, kandırıldınız cınıms U_U (ultra ergen sınıf arkadaşlarımı feysbukumdan silsem iyi olacak) Shiki, öyle bir şey ki! (Kafiyeli oldu lan. Buradan edebiyat hocama sesleniyorum, ben uyaklardan anlıyomuşum taam mı! Yeni fark ettim ama olsun, artıkın seneye 84de bırakmazsın asdgjkdgfh) Adı da çok güzel bikerem Shiki'nin... Şiki şiki şiki oyhh eller havaya hadi şiki şiki... Tamam. HARBİ. YETER.
Ayrıca vampir aşkının anlatıldığı ve vampir ismini sürekli lekeliyen kıytırık film/dizilerden bıktıysanız da Shiki'yi izlemelisiniz. Vampirlerin o iğrenç ve karanlık tarafını da görüyoruz bu harikateşem animede U_U Henüz bitirmedim, sezon finali yaptım dhavbfja. Anime kahretsin ki, 22 bölüm ve ben 12. bölümde bıraktım. (yine 12!) Tabii ki devam edeceğim animeye. Shiki'yi yarıda bırakmak, Ao no Eksoşisto'yu yarıda bırakmak gibi olur çünkü. Ne alaka demeyin anacım. Orada Tohru diye bir karakter var ve onu Rin'i de seslendiren Nobuhiko ağabey seslendiriyo U_U (Sesine kurban seni gidi >//w//<) Zaten bende dayamadım izlediğim bölüm bitince oturdum Ao No izledim ;___; Ve Nobuhiko ağabeyin Myanimelist'ine baktım da, anacım (kurtarın beni şu kelimeden!) Maid-sama'daki (tam adını yazamadığım için öyle yazdım asdkjahf) Usui ve canına yandığım Sekaiichi Hatsukoi'deki canını yediğim Kisa'yıda o seslendiriyomuş o.o İnanmıyosan bak işte burada U_U Hırs yaptım abi Nobuhiko ağabeyin seiyuuluk yaptığı tüm animleri izleyeceğim U_U Yuuki Ozaki'den sonra (söylemekten sıkıldım ama kendisi Galileo Galilei'nin solisti olur) sesine aşık olduğum ikinci insan. Neyse hep dedik Shiki şiki, tanıtalım bari şu animeyi.

Sotobamura 1300 nüfusa sahip küçük bir kasabadır. Kasabanın doğru düzgün bir yolu bile yoktur. Dünyadan kopuk bu kasabada, eski yerlileri hala ölüleri gömmek gibi geleneklerini sürdürmektedir.
Bir gün, üç ceset bulunur. Kasabanın doktoru olan Ozaki Toshio, bu ölümlerden şüphelenmesine rağmen ölümlerin doğal nedenlere bağlı olduğunu söyler. Her nasılsa, ertesi gün, kasabalılar arka arkaya ölmeye başlar.
Bu sadece bir rastlantı mıdır, veya bir salgın? Yoksa tamamiyle farklı bir şey mi?
(tanıtmı Türkanime'den çorladım ooo yeah)

Kısaca Shiki, şu sıkıcılığın beş kez mastır yapmış halini yaşadığınız günlerde ihtiyacınız olan tek şey. Ben anime çabuk bitmesin diye sezon finali yapmıştım zaten U_U Yoksa ana karakterlerden birini vampir ısırmış, nasıl dururum yerimde? 
gebersen Megumi! Bir dakika, sen zaten ölmüştün adbhaksh

eh o sarı kafa Tohru .w. Mor saçlı Natsuno'da saç uzunluğundan sürekli şikayet ettiğim ana karakter o.o

öyle olup olmadık yerlerden çıkma Megumi taam mı ;__;

Ben bu adama bayılıyom işte U_U Bal sürüp yicen onu, niye mi? Çünkü soyadı Ozaki! (eh anla artıkın)
Resimleri koyarken fark ettim de ben dün kardeş ve kuzene Madoka'yı izlettirmiştim, şimdi masa üstü Madoka resimleriyle dolu fhavbfhas!! Yazıya başlarken bir bok bulup yazamam diyodum ama neler saçmaladım gene nan o.o Affedin. Bir daha olmayacak. Efendim.


Bu animenin açlışıda çok güzel anam U_U 
0:56 *galp galp galp galp*

Not: Eeeeeee.....Ben....şey... K-himori karakterlerini ayrtıntılı bir biçimde tanıtayım diyodum sıkıntıdan. Boyudur, kilosudur, burcudur falan işte U_U Ama dediğim gibi okuyucuyu sıkmak istemem. Böylede düşünceli biriyim işte >w< (Kendini kandırdığının farkında bile değil)