Bugün benim için okulun son günü! .w. Çünkü yazılılar bitti, buda okulun bittiği anlamına gelmez mi? Yani, yaz tatili....başlasıın!
Hani okuldayken havaya girip diyoruz ya "yaz tatilinde onu yapıcam, buraya gidicem, rejime giricem, sokakların anasını ağlatıcam" diye, ama yaz tatilinde de götümüzü koltuktan kaldırmıyoruz. İşte umuyorum ki, bu yaz tatili önceki yaz tatilleri gibi 'sözde' yaz tatili olmaz. Çünkü, nasıl denir, bu tüm üç ayı sadece bilgisayar, kitap, televizyon üçgeninde geçirmekten sıkıldım. Bazen öyle bir an geliyor ki, ben bile yaz tatilinden sıkılmaya başlıyorum. Ben; sırf fazladan tatil yapabilmek için kafasını fön makinesiyle ısıtmaya çalışan ben, yarım tebeşiri ezip 'ateşimi çıkarsın da eve gideyim' deyip suyla içen ben. Ergenlik bu olsa gerek -.-
Tabi birde şöyle bir durum var; Arkadaş. Yaz tatilini yer yer daha da sıkıcı yapan bir diğer eleman. Ben şahsen dokuzuncu sınıfta gerçek anlamıyla 'kanka' diyeceğim birini bulamadığım için pek dert edecek gibi değilim bu konuyu. Arkadaş özlemi çekmeyeceğim yaz tatilinde açıkçası *forever alone* Her sınıfta illa bir kafa dengi olur insanların, di'mi? Benim talihsiz başım bulamadı o kafa dengini bu sene. İnsan kendini bazen hiçbir yere ait değilmiş gibi hisseder ya, dokuzuncu sınıfın yarısından fazlası böyle hissetmekle geçti.(Kalanı yazılı stresi) Her koduğumun sınıfında olduğu gibi bizim sınıfta da; "havalı kızlar", "ezik sessiz kızlar" ve "ortaya karışık kızlar" olmak üzere üç grup var. Ben her zaman yaptığım gibi "ezik sessiz kızlar" grubuna girmeyi denedim. Çünkü o sırada içimde acayip bir korku vardı. Yani orası lise ya. Ayrıca gittiğim lise Antalya'nın en piçlerinin okuduğu lise, kavgalarıyla nam salmış bir lise. İşte benim de götüm üç buçuk atıyor şimdi ben bunlara yanlışlıkla yamuk yaparsam çıkışta ebemi bellerler diye. O yüzden onlara pek bulaşmadan seneyi bitireyim diye düşündüm. Ama bu grupta da gerçekten anlaşabileceğim biri yoktu. Tamam hepsiyle iyi güzel konuşuyorum ama hani, içimi dökebileceğim, yokluğu bana koyacak biri yoktu. O yüzden "havalı kızlar" grubuna transfer olmayı denedim, belki orada birini bulurum diye. Yapılan yer değişikliği sayesinde de "ezik sessiz kızlar"ın toplandığı duvar kenarından cam kenarına geçiş yapmam "havalı kızlar"ın arasına karışmam için bir boğaz köprüsü görevi gördü. Ama orada yok. Yok. Yok. Ben hala kendimi yalnız hissediyorum derken bari tüm sınıfın kızlarıyla kanki olayım da bu nalet his gitsin diyerek iki grubunda arasında gidip gelmeye başladım. Ki fark etmeden "ortaya karışık kızlar" grubuna dahil olmuştum. Eh, ama tesadüfe bakın. Aslında bakmanıza hiç gerek yok, yanıtı biliyoruz; Yine yok. Yine yalnızlık. Yine forever alone mode: on.
Kendi çapımda yaz tatilimin başlangıcı ilan ettiğim bugüne kadar sınıftaki üç grubu gezmeme rağmen hala o "kafa dengi"ni bulamadım. Seneye inşallah. Bölüm seçip yine ayrı sınıflara dağılacağımıza göre belki gelecek seneye şu "kafa dengi"ni bulabilirim diye umuyorum. Tamam, ummuyorum. Umudu kestim. Bunun en büyük sebebi de hıım...Dördüncü sınıfta dostum bellediğim ve ciddi anlamda onsuz yapamam dediğim insanla aynı liseye düşmüştük. Ama nasılsa yapışık ikiz olduğumuz günler sadece bir rüyaymış gibi yan yana geldiğimizde sadece ;
"Eee nasılsın?"
"Eee nasılsın?"
"İyiyim, ya sen?"
"Bende iyiyim, öyle işte."
muhabbetti geçiyordu. Artı o fazla değişmişti. Çok fazla. Çıktığı çocuk sayısını hatırlamayan(ki 'ay aşk meşk beni ilgilendirmez öyk' dediğimiz günler mıh gibi aklımda), sadece kavga ve ün peşinde koşan birine dönüşmüş. Bundan daha fazla koyan bir şeyde var elbet, teneffüslerde beraber gezdiğim biri ile eski dostumun benden daha sıkı kanka olmaları ve onlar yan yana geldiğinde kendimi yüzüme yediğim bir tekmeyle boşluğa atılmış gibi hissetmem. Harbiden, tüm sene boyunca bana en çok koyan şey buydu.
İşi yine melankoliye bağladım şu yaz tatiline sayılı günlerin kaldığı zamanlarda. Ama artık kendimi "ait olmayan" gibi hissetmeyeceğim için aşırı mutluyum galiba. Çünkü artık insanlarla zorunlu tutulduğum için konuşuyor gibi hissetmeyeceğim, herkes birbirini kanka bellediği şu dönemde kankasızlık çekmeyeceğim ve en önemlisi de artık 'Beyaz Atlı Otaku Prens" hayalinden vazgeçeceğim. Yeminle o prensi aramadığım bir günüm bile olmadı. Hıım, belkide hedefi "Beyaz Atlı Ergen Feysbuk Delisi Prens" olarak değiştirirsem, onu bulabilirim, ki böyle bir şeyi yapmak delilik olurdu herhalde o.o
Gitmeden şu şarkıyı da bi koyayım hele.
Bu şarkıyı bilmediğim bir nedenden ötürü sevmiyordum, kabul. Ama ne zaman YuğTub'da bu versiyonu ile karşılaştım, Allah. Sınavların kol bacak girdiği dönemde Rin'in sesini yani Nobuhiko abinin sesini duymak inanılmaz derecede motive ediyordu beni. Hala ediyor. Karneyi annemin eline vereceğim zaman için pozitif enerji topluyorum şarkı sayesinde. Arada geçen Rin'in konuşması ve bazende şarkıya eşlik edişi varya...offff!! Kısacası şarkı yakıyor, yakıyor!!
-Katağop katağopa katağop ~ !! (cut the rope demeye çalışıyorum)