29 Mayıs 2012 Salı

Yaz tatilinin görünmeyen gerçekleri.


Eeee..Iııı..şey..ummm...(Tamam, yazıya giriş yapma kısmını atlamak hepimiz için en hayırlısı)
Bugün benim için okulun son günü! .w. Çünkü yazılılar bitti, buda okulun bittiği anlamına gelmez mi? Yani, yaz tatili....başlasıın! 

Hani okuldayken havaya girip diyoruz ya "yaz tatilinde onu yapıcam, buraya gidicem, rejime giricem, sokakların anasını ağlatıcam" diye, ama yaz tatilinde de götümüzü koltuktan kaldırmıyoruz. İşte umuyorum ki, bu yaz tatili önceki yaz tatilleri gibi 'sözde' yaz tatili olmaz. Çünkü, nasıl denir, bu tüm üç ayı sadece bilgisayar, kitap, televizyon üçgeninde geçirmekten sıkıldım. Bazen öyle bir an geliyor ki, ben bile yaz tatilinden sıkılmaya başlıyorum. Ben; sırf fazladan tatil yapabilmek için kafasını fön makinesiyle ısıtmaya çalışan ben, yarım tebeşiri ezip 'ateşimi çıkarsın da eve gideyim' deyip suyla içen ben. Ergenlik bu olsa gerek -.-

Tabi birde şöyle bir durum var; Arkadaş. Yaz tatilini yer yer daha da sıkıcı yapan bir diğer eleman. Ben şahsen  dokuzuncu sınıfta gerçek anlamıyla 'kanka' diyeceğim birini bulamadığım için pek dert edecek gibi değilim bu konuyu. Arkadaş özlemi çekmeyeceğim yaz tatilinde açıkçası *forever alone* Her sınıfta illa bir kafa dengi olur insanların, di'mi? Benim talihsiz başım bulamadı o kafa dengini bu sene. İnsan kendini bazen  hiçbir yere ait değilmiş gibi hisseder ya, dokuzuncu sınıfın yarısından fazlası böyle hissetmekle geçti.(Kalanı yazılı stresi) Her koduğumun sınıfında olduğu gibi bizim sınıfta da; "havalı kızlar", "ezik sessiz kızlar" ve "ortaya karışık kızlar" olmak üzere üç grup var. Ben her zaman yaptığım gibi "ezik sessiz kızlar" grubuna girmeyi denedim. Çünkü o sırada içimde acayip bir korku vardı. Yani orası lise ya. Ayrıca gittiğim lise Antalya'nın en piçlerinin okuduğu lise, kavgalarıyla nam salmış bir lise. İşte benim de götüm üç buçuk atıyor şimdi ben bunlara yanlışlıkla yamuk yaparsam çıkışta ebemi bellerler diye. O yüzden onlara pek bulaşmadan seneyi bitireyim diye düşündüm. Ama bu grupta da gerçekten anlaşabileceğim biri yoktu. Tamam hepsiyle iyi güzel konuşuyorum ama hani, içimi dökebileceğim, yokluğu bana koyacak biri yoktu. O yüzden "havalı kızlar" grubuna transfer olmayı denedim, belki orada birini bulurum diye. Yapılan yer değişikliği sayesinde de "ezik sessiz kızlar"ın toplandığı duvar kenarından cam kenarına geçiş yapmam "havalı kızlar"ın arasına karışmam için bir boğaz köprüsü görevi gördü. Ama orada yok. Yok. Yok. Ben hala kendimi yalnız hissediyorum derken bari tüm sınıfın kızlarıyla kanki olayım da bu  nalet his gitsin diyerek iki grubunda arasında gidip gelmeye başladım.  Ki fark etmeden "ortaya karışık kızlar" grubuna dahil olmuştum. Eh, ama tesadüfe bakın. Aslında bakmanıza hiç gerek yok, yanıtı biliyoruz; Yine yok. Yine yalnızlık. Yine forever alone mode: on.


  Kendi çapımda yaz tatilimin başlangıcı ilan ettiğim bugüne kadar sınıftaki üç grubu gezmeme rağmen hala o "kafa dengi"ni bulamadım.  Seneye inşallah. Bölüm seçip yine ayrı sınıflara dağılacağımıza göre belki gelecek seneye şu "kafa dengi"ni bulabilirim diye umuyorum. Tamam, ummuyorum. Umudu kestim. Bunun en büyük sebebi de hıım...Dördüncü sınıfta dostum bellediğim ve ciddi anlamda onsuz yapamam dediğim insanla aynı liseye düşmüştük. Ama nasılsa  yapışık ikiz olduğumuz günler sadece bir rüyaymış gibi yan yana geldiğimizde sadece ;

"Eee nasılsın?"
"İyiyim, ya sen?"
"Bende iyiyim, öyle işte."

muhabbetti geçiyordu. Artı o fazla değişmişti. Çok fazla. Çıktığı çocuk sayısını hatırlamayan(ki 'ay aşk meşk beni ilgilendirmez öyk' dediğimiz günler mıh gibi aklımda), sadece kavga ve ün peşinde koşan birine dönüşmüş. Bundan daha fazla koyan bir şeyde var elbet, teneffüslerde  beraber gezdiğim biri  ile eski dostumun benden daha sıkı kanka olmaları ve onlar yan yana geldiğinde kendimi  yüzüme yediğim bir tekmeyle boşluğa atılmış gibi hissetmem. Harbiden, tüm sene boyunca bana en çok koyan şey buydu.

İşi yine melankoliye bağladım şu yaz tatiline sayılı günlerin kaldığı zamanlarda. Ama artık kendimi "ait olmayan" gibi hissetmeyeceğim için aşırı mutluyum galiba. Çünkü artık insanlarla zorunlu tutulduğum için konuşuyor gibi hissetmeyeceğim, herkes birbirini kanka bellediği şu dönemde kankasızlık  çekmeyeceğim  ve en önemlisi de artık 'Beyaz Atlı  Otaku  Prens" hayalinden vazgeçeceğim. Yeminle o prensi aramadığım bir günüm bile olmadı. Hıım, belkide hedefi "Beyaz Atlı Ergen Feysbuk Delisi Prens" olarak değiştirirsem, onu bulabilirim, ki böyle bir şeyi yapmak delilik olurdu herhalde o.o

Gitmeden şu şarkıyı da bi koyayım hele.


Bu şarkıyı bilmediğim bir nedenden ötürü sevmiyordum, kabul. Ama ne zaman YuğTub'da bu versiyonu ile karşılaştım, Allah. Sınavların  kol bacak girdiği  dönemde Rin'in sesini yani  Nobuhiko abinin sesini duymak inanılmaz derecede motive ediyordu beni. Hala ediyor. Karneyi annemin eline vereceğim zaman için pozitif enerji topluyorum şarkı sayesinde. Arada geçen Rin'in konuşması ve bazende şarkıya eşlik edişi varya...offff!! Kısacası şarkı yakıyor, yakıyor!!


-Katağop katağopa katağop ~ !!  (cut the rope demeye çalışıyorum)


19 Mayıs 2012 Cumartesi

Şu kahpe haftalara iyi gelen tek şey: Hiçbir şey.

Eheheheehihihihi o///w///o *burun kanı*
Yazıya giriş yaparken gözümüz gönlümüz açılsın istedim(^.^) *burnuna peçete tıkar*
20 gün kaldı özgürlüğe! Ancak her zaman ki gibi bu özgürlüğün önünde bir engel var. Ne gibi mi? Misal; haftaya beş tane yazılım olmasına rağmen (bkz. Pazartesi: dil anlatım, salı: biyoloji, çarşamba: boş, perşembe: edebiyat, cuma: kimya+ingilizce) ben hala bloggerdır, feysbuuktur, zerochandır, türkanimedir, 9gagdır, muzipcücedir geziyorum öyle. Ayrıca bu yazıyı yazarken ne kadar çok takıldım, ne kadar çok sayfayla bakıştık tahmin edemezsin. E, iki ay girmeyince beyinin blog tutma şeysi hamlaşmış. Bununla beraber tembelliğim yine en olmadık zamanda boy gösterdi çünkü yanıma o kadar test kitabıdır, ders notlarıdır yığdım ama yüzlerine bile bakmıyorum, bakamıyorum. Sınıfı nasıl geçeceğim bende bilmiyorum T_T Ama;


Rin nasıl koca şeytanı bu dünyadan def ettiyse, albino ibne yaratık Near nasıl yücelerin yücesi Kira-sama'yı tahtından devirdiyse, Maka nasıl über tatlı Kishin'i bir yumrukla paramparça ettiyse; bende yazılılarla baş edebilirim!!bir!!11!!....Gibi bir tesellim var ama, bilirsiniz burası gerçek dünya. Hiçbir şey istediğin gibi gitmiyor.

Birde şu sıra yaoi sevdamı açık etmemeye karar verdim. Uygulaması oldukça zorlu bir karar olacak. Ama artık böyle bir şey lazım çünkü yakın geçmişte bu yaoi yüzünden başım az kalsın belaya gidiyordu (bkz. Yaoi Sevdası Başa Bela.) Ve nasıl şanslı bir veletsem, yine kıl payı yırttım yakalanmaktan Olay şöyle; hani şu ask.fm varya, ergenler arasında bayağı bi' popüler. İşte bende açmıştım bir ask.fm hesabı, orada takılırken kardeşimde gördü bende üye olcam buraya dedi, yaptık bunu da üye. Buraya kadar problem yok, sonuçta kardeşimde bir ergen, ergenlerin arasındaki popüler şeylere katılmaya hakkı var, dimi? Ama ne zaman benim profil sayfasını açtı...İşte o zaman pişman oldum ask.fm e üye yaptım diye, saydırıyorum içimden ergen popülerliğine(kafiyeli oldu lan). Kardeşim birkaç cevabımda geçen 'yaoi' kelimesini görünce aramızda aynen şöyle bir diyalog geçti;


Kardeşim: Abla, yaoi ne?
Ben: Boş ver, anlamazsın.
Kardeşim: Ya söyle yaa ne demek!
Ben: Olmaz yaşın küçük, söyleyemem.
Kardeşim: Söyle ya kimseye söylemem, söz!
Ben: Olmaz.
Kardeşim: Ya pis gıcık söyle yaoi ne demek?
Ben: Sana söylemiştim ne demek olduğunu, hatırlasana.
Kardeşim: Hatırlamıyorum söyle işte. Bak söz kimseye söylemem kötü bir şeyse.
Ben: Anneme bile mi?
Kardeşim: Evet ona bile, hadi söyle lütfen, ne demek yaoi?
Ben: Aşk


Hangi cinsler arası aşk diye sormadığına göre yalanda söylemiş sayılmam yani, hım? >w<


Hazır yaoi demişken, bir Rin cosplayı yapmak istiyorum! (Yaoi-Rin ne alaka demeyin, çok alaka. Kapiş?) Yani, öyle böyle değil cosplay için para bile biriktirmeye başladım, ancak maalesef sadece kravat alabilecek konumdayım -,- Neyse, sadece kravatta yeter herhalde...gömleğimiz, okul pantolonumuz var Allah'a şükür, tanıdık kuaförler var okey oradan bir fön..(tabi benim tıpkı Rin'in alevleri gibi dizginlemez buklelerimi nasıl fön makinesinin altına sokacaklarsa)...eksik olan tek şey mavi lensler!! ve lanet olsun ki ailem lens için çok küçük olduğumu söylüyor >__> ki lens kullanan o kadar çok yaşıtım varken -_-



BENİM GÖZÜM NİYE RENKLİ DEĞİL!? Hey, bir dakika. Teknik olarak siyah ve beyaz renk değil. Ancak benim gözüm aşırı koyu kahverengi olduğuna göre...Bende renkli gözlüyüm! *gasp*


Birde, başlıkta bu haftadaki stresime hiçbir şey iyi gelemez yazmıştım ya.(cidden öyle mi yazdım?) Yanılmışım, çünkü şunla karşılaştım; Ao No Exorcist: Ura Eku. Bana öyle bakma aslında bu yazının başlığını atıp, ufak girişi yapıp taslak olarak kaydetmiştim ve kaydettiğim gün perşembeydi. Ama bugün cumartesi, şey ama saat 00:41 olduğuna göre pazar mı oluyo? Kafam basmıyo bunlara ya neyse, ne diyordum? Hah, Ura Eku diyodum, Ao no Eksoşisto'nun iki dakikalık kısa komedi bölümleri diyodum, YouTube'da var diyodum, toplam on tane diyodum, onları izleyince işi ironiye bağlayıp duygulandım diyodum. Ve


NİYE HALA MANGANIN 36. BÖLÜMÜ GELMEDİ, DAHA NE KADAR BEKLEMELİYİZ AFAFJGAJKFSŞHG!?!?

gözlüklerden gözlük
Zerochan şu ara en uğrak yerim oldu ve (en uğrak? (ve bıktım valla şu 'şu' kelimesinden, ama kullancak başka ne varki gfjasgfj (parantez içinde parantez, öl sen yazım kuralları))) onun sayesinde eski 'resim arşivleme' alışkanlığım da geri geldi-.- Doğal olarak, arşivlediğim resimler hep Rin'in resimleri O.O Bende bir kaç resim koymak istiyorum überseksitatlıserseribebeğim'den.
Oh, dude jagfkajgfag
Oh, dude jagfkajgfag 2


Rin! QB arkanda, dikkatli ol! ;m;
Not: QB'nin nasıl yazıldığını bilmediğim için her seferinde harf kullanıyorum (bkz. Kyuubee, Kyubee, Kyuube, Kyube)

Manganın en sinir olduğum bölümüdür 26. bölüm. Ama kim yaptıysa bu resmi Allah razı olsun, içimin yağları eridi.

Mission: Ekskalibaa




Ne dedikleri konusunda hiç bir fikrim yok ama Kuro çok tatlı >W<

Gülmekten az kalsın sandalyeden düşecektim, ciddiyim o3o

Yeni başladığım ve izlediğim ilk mecha animesi olan(aslında pek emin değilim mecha olup olmadığından ama) Guilty Crown'dan bahsetmemek olmaz. Henüz 5. bölümdeyim ama çok tatlı bir şey, hele o müzikleri! Blogda çalan çoğu şarkı GC'ye ait mesela.
ADVENTURE TIME! hayır böyle daha iyi; EDVENÇIR TAYM!


Not: Artık çoğu yazıda Rin'i görmeye alışın abicim. Çünkü yazılarımı onla süslemek (yada Yukio'yla) çok hoşuma gidiyor *3*
Haftaya görüşürüz! Bu sınavlar ebemi bana göstermezse tabi...
19 MAYIS ATATÜRK'Ü ANMA GENÇLİK VE SPOR BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN!!! demeden yazıyı bitiremem.
~Chuu!!

12 Mayıs 2012 Cumartesi

GERİ DÖNÜŞ asdfgöjlks -w-

Selamünaleyküm ~~!! Vay anasını, abi en son yazdığım tarihe baktım da '11 Mart' nedir ya? Hani iki aydır girmiyorum falan diyoruz ya, hah iki aydan beri yazı eklemiyorum şuraya işte. Tabi girdim yine buraya ancak, her zaman ki gibi ne yazacağımı bilmiyorum. Hım, buldum! Yeni şablonda da yer verdiğim ao no eksoşisto'dan bahsedelim.

Yemin ederim ölürüm ben bu animeye! İkinci kez izlemek istediğim nadir animelerden biridir kendisi(ilki Soul Eater, diğeri Death Note'du) Ayrıca hayatımda bir ilki gerçekleştirerek bir insana anime izletmeyi başarabildim! O şanslı şahıs maalesef kardeşim. Ama kız animeyi nasıl sevdiyse "Riiiiiiiiin'imm!! Aşkıımm, bebeğim yaa!! Çok tatlı, de'mi ya abla?" kafasını yaşıyor. Ah, kardeşimi görünce aklıma ilk anime izlediğim zamanlar geldi ;w; Neyse ben ikinci kezde AnE'yi bitirince yine dayanamayıp mangasına başladım ve tokat yemiş gibi oldum. Abi o senaryolar arasında nasıl bir fark vardır öyle? Anime ve manga, kamptaki Rin ve Amaimon'un dövüşünden sonra ayrı dünyaların insanları olduklarını fark edip yollarını ayırıyorlar. Ayırmada bildiğin ayırma hani, birbirine zerre benzemeyen apayrı iki senaryo. Ama bana sorarsanız animenin izlediği senaryo çok daha iyiydi. Çünkü mangada Bon'un mezhebine, ailesine güzel ve çıkılması zor bir giriş yapıyoruz. Artık öyle bir zaman oluyor ki hikaye Rin'den kopuyor yan karakterlere yöneliyor ama animede Rin'den pek kopmadan bitirmişlerdi sezonu. Her neyse sırf bunları yazmak istemiştim. Konudan bazen kopsa da manga-ka çok güzel toparladı mangayı. Ve ayrıca tüm bu bloga yazı yazmama sürecinde beni bildiğin kısa devreye sokan iki şey öğrendim;
1- Mahou Shoujo Madoka Magica'nın yaratıcısı bir erkekken,
2- Ao no Exorcist'in yaratıcısı bir kadın.


...Güzel haber okulun kapanmasına sadece 4 lanet hafta kaldı. Ve son haftalarda olmamıza rağmen ne shoujolardaki gibi gerçek aşkı bulabildim ne de shounenlerdeki gibi dünyayı kurtarmak üzere seçilmiş bir savaşçı olduğumu öğrendim. Yani bu sene tam bir hayal kırıklığı. Birde son günlerde de kendimi 'Beyaz Atlı Otaku Prens' hayaline aşırı kaptırmış bulunmaktayım. Bir gün sınıfımıza yeni bir çocuk gelecek, böyle çok tatlı felan. Ayrıca anime nedir bilecek, bir sürü manga okumuş olcak ve biz onunla izlediğimiz animeleri tartışıcaz sonra sınıfa anime nedir öğretip okulun 'otaku sınıfı' olcaz. Güldüğünü biliyorum ve devam et. Evet, çok saçma ve ulaşılmaz bir hayal benim ki;_; Çünkü anacım benim sınıfımdaki veletler kızların altına bakmaya çalışan ve sırayla yaptığı mastürbasyondan aşırı derecede zevk alıp tabi bu sırada hayvan gibi anıran illetlerle dolu. Ufak ve oldukça klas bir sorunumda var tabi; Karne. Bu konuyu fazla açmayacağım, kimsenin moralini bozmak istemem. Ama merak etme, 8 haziran hepinizin moralini alt üst edeceğim^^

Son bir şey daha... (Buraya yazmayalı o kadar oldu ki içimde ne kadar çok şey birikmiş meğer..ah, bir dakika o birikmiş şeyler benim...tuvalete gitmem lazım...)Yandaki anket konusunda konuşmazsam(yani yazmazsam) ölürüm. Shounen bir animanganın ana karakteri kız olursa ne bok olur! Bu konuda tartışmak istiyorum^^ Anket süresi dolunca elbet konuşacağız... 8)

Ve ayrıca bir manga tutkunu olarak bu haberden de bahsetmeliyim! Türkiye'nin de artık bir manga dergisi var! ShiroInku! En güzel yanı da tamamen Türk yazar ve çizerlerden oluşması. Aklınızda bir manga projesi varsa ve hayata geçirmek için can atıyorsanız hemen derginin feysbuuk grubuna katılın -w- Çizimlerinizi ve senaryonuzu i-meyııl (Türkçe de her şey okunduğu gibi yazılır anacım)adresine gönderin, eğer beğenilirse ShiroInku'ya yazar veya çizer olarak katılabilirsiniz^^ Ben senaryomu gönderdim hala bekliyorum cevap ;n;

...Ve evet. Yeni bir şey yazmıcam merak etme. Bitti. Ama boş boş gitmek istemiyorum o yüzden bir kaç çizimimi koyacağım asdjkgfjfa
edvençıırr taaaym!


Bunu Esaret adlı kitabın kapağına bakarak çizmiştim ama olmadı. Sonuçta ben yaptım yani, daha ötesi var mı benzememesi için?

Sakisaka Io ablanın(bkz. Strobe Edge, Ao Haru Ride çizeri)tarzını denemeye çalışmıştım. Ama ben işte. Pek başarılı olduğu söylenemez.
amma dijital halini daha fazla sevdim, bu bir gerçek *.*

tek kelime; asdfjasgfaş yine Sakisaka aba tarzı başarısız deneme
no kommınt
no kommınt II
Seminerde sıkıntıdan çizmiştim ve bu sayede (lanet gire ki) yeni bir karakter daha buldum n.n 
*Mukolatin forevah*
Hani K-himori'de bi'uzaylı kız vardı ya. Aha işte bu o. Öyle amaçsız, kirli bir çizim işte assdfdlaksh...
Ve işte son zamanlarda en sevdiğim (ve tuhaftır ki memnun kaldığım) çalışmam;
RİİİĞĞN!! *//W//*
Bu sayede SAI'nin resme arkaplan ekleme nimetini de öğrenmiş oldum. Ateşide kopi-paste yaptım aahfdahsfd 
Neyse benden bu kadar yeter!-.-
BABA, BANA NİYE BUNU ALMIYORSUN!?

 ~Chuuu!!