1 Şubat 2012 Çarşamba

K-himori Bölüm 4 SONUNDA!





başlık resmim nasıl ~W~LisaMinna yaptı>W<Çok kawaii oldu desğu!!!!(desuya bile 'ğ'yi karıştırdım ya,ölsemde gam yemem)Tabiski ordaki cins Bloen resmini ben yaptım-.-

Yehuuu sonunda dördüncü bölüm!Aslında öyle abartılcak bir şey yok yeni felan yazmadım çünkü şuan sekizinci bölümü yazıyorum asdfgh xDNeyse dediğim gibi manga halindeki 4 ve 5 unut!3.bölümden başlayacağız.Peki 3.bölümde ne olmuştu?Kesin unuttun ben o yüzden özet geçeyim;

Bloen,Aello ile düelloyu kabul etmiş ve düelloya başlamışlardı.Ancak Aello düellolarda kesinlikle yasak olan gerçek kurşunu kullanmış ve Bloen'i bacağının üst tarafından yaralamıştı.Bu halde bile devam eden düelloları görev bekçisi tarafından kesilmiş silahlı savaşmaları gerekirken silah kullanmadan savaştıkları için düelloları,Aello'nun lehine olmasına rağmen,berabere bitmişti.


Tamam işte burdan devam ediyoruz..Bu bölümü mangada çizmeyi çok istiyordum hatta ilk öyle düşünmüştüm ama yetenek..Yeterli değil...

Kısım kısım olacak yine -w-;;;;

ve evet anlatım tarzımıda değiştirdim asdf!Çünkü önceki tarzla hayatta ilerletemezdim -w-

***
Bölüm 4-Ufak Sohbet

Boş ver sen onu..Söyle ne yapıyosun şuan?Kendini fazla yorma!”
“Yürüyüşteyim.”
“Kızım ben sana kendini yorma demedim mi?!Ne yürüyüşü bu?”
“Kızma bana,doktor günde yarım saat yürümem gerektiğini söyledi.”
“Hım..Tamam o zaman.Neyse derse girmeliyiz,çıkışta mesaj atarım sana.”
“Tamam,görüşürüz..”
Gün boyu durumu öğrenmek için sürekli mesaj atıyor Neiy..Beklediğimden de fazla kızdılar,işin tuhaf yanı Aslı’nın da üzülmüş olmasıydı..Beni çok şaşırtmıştı.Nerdeyse bir buçuk haftadır evdeyim.Doktorun söylediğine göre yaram normale göre hızlı iyileşiyormuş,aslında bu benim umrumda değil.Umrumda olan şey biran önce okula dönmek.Evet,bunu söylediğime bende inanamıyorum ama okulu ve görev almayı özledim.Arkadaşlarım ziyaretime geldiler ama halamın aman fazla yormayınları yüzünden on beş dakikadan fazla kalamadılar.İnanmasalarda bacağım gayet iyi durumda,yürüyebiliyorum ve fazla hızlı olmamak şartıyla koşa da biliyorum.Eğer doktor “Her gün en az yarım saat yürü,bacağın zaten iyileşti.Yürümek sana kesinlikle çok iyi gelecek.”demeseydi evde sıkıntıdan ölebilirdim.Neyse ki şuan müzik dinleyerek evimizin yakınında ki Mini Orman’da yürüyüş yapıyorum.Temiz hava,yeşillik ve Japon pop müziği beni kendime getiriyor ve kafamdaki tüm soruları uzaklaştırıyor.Şu soru haricinde,Aello’ya ne olduğu?Herkese sordum ama istediğim cevabı bir türlü alamadım.Hepsi hak ettiğini buldu tarzında bir şeyler gevelediler ama tam olarak ne olduğunu söylemediler.Diğer bir soru ise okulda ki dedikodular.Emindim okul şuan bu olayla çalkalanıyordu ama arkadaşlarım Nuh diyor peygamber demiyordu.Onlar bana iyilik yaptıkları düşünüyorlardı ama ben meraktan patlamak üzereydim.Bazen gerçekten Aslı’dan da gıcık olabiliyorlardı.Kafamı öne eğerek müziği mırıldanmaya devam ettim derken kafam bir şeye tosladı.
“Of..Bu acıttı.Üzgünüm görmedim.”
“Asıl ben özür dilerim,dikkatim dağıl....mış.”
“Hamam böceğine kraker yedirmeye çalışan çocuk.”
“Balığa kurdele bağlayan kız.”Aynı anda güldük Nate’le.Sonunda okulda ne olup bittiğini sorabileceğim biri diye düşündüm.Ama bana böyle seslenmesi sinirimi bozmuştu.
“Bir anlaşma yapalım;Çocukluktan kalanı çocuklukta bırakalım ve adımızla birbirimize hitap edelim olur mu?Sen bana Bloen de,ben de sana....?”Bilerek adını bilmezden geldim.Onunla ilk karşılaşmamızın üzerinden bir buçuk hafta geçmişti ve onu bir daha görmemiştim.Adını hala bildiğimi bilmesini istemiyordum.
“Nate.Sen de bana Nate olur mu Bloen?Her neyse senin yaralandığını duymuştum.Yatakta olman gerekmez mi?”Tek kaşını kaldırarak baktı.Ve o anda kafamda şimşekler çaktı.Okula gitmediğimden beri çeviricimi takmamıştım ama onu gayet rahat anlayabiliyordum.Bi dakika,yoksa çeviricim hala kulağımda mıydı?Kaşlarımı çatarak parmağımı kulağıma götürdüm,hayır çevirici orda değildi.Hem çeviricim kulağımda olsaydı dinlediğim müziği Japonca olarak değil,Türkçe olarak anlardım.
“Dur yaa!!Çeviricim olmadığı halde seni nasıl anlaya biliyorum?”
“Hım..Zor soru.Dur buldum galiba,Türkçe bildiğim için olabilir mi?”Gülümsedi.Yüzümün kızarmaya başladığını hissettim.Bu ihtimal hiç aklıma gelmemişti.
“Şey,üzgünüm heh.Senin baban Türk’tü değil mi?”
“Aynen öyle.”
“Senin şuan okulda olman gerekmez mi?Okulu mu astın yoksa?”
“Ah,lütfen.Tabi ki hayır.Görevden dönüyorum.Her neyse sorum kayandı,sen yaralı değil miydin?Niye dışardasın?Bu arada geçmiş olsun.”
“Teşekkürler.Doktor yarım saat yürümem gerektiğini söyledi.Bende yürüyorum.”
“Bak bu iyi kendime arkadaş buldum.Beraber yürüyelim mi?”Kalbimin hızlandığını hissettim.
“Benim açımdan da iyi olur ama okul?”
“Mühim değil.Ne kadar geç gitsem kardır.”
“Bir düşüneyim,matematik dersin mi var?”
“İşte bu sefer tahminin tuttu!”güldü ve yürümeye başladık.
“Şey..bir şey sorucam,benim yaralı olduğumu nerden biliyorsun?”İşte kanıtım.Okulda bu konu konuşulmasaydı Nate benim yaralandığımı nasıl bilebilirdi?
“Neiy söyledi.”Tamam,tahminler konusunda kendimi geliştirmeliyim.
“Senin için çok endişeleniyor.”diye devam etti.
“Biliyorum.Bende,benim yüzünden çok fazla endişelendiklerinden onlar için endişeleniyorum.”
“Sevinmelisin.Tüm okul senin tarafında.”
“Ne?Tüm okul mu?”
“Bilmiyor musun?Tüm okul o düelloyu konuşuyor.Öğretmenlerde dahil.”
“Biliyordum!Biliyordum!Ama kimse bir şey söylemiyordu!”
“Ah, o zaman kötü bir şey yaptım desene..”
“Asla öyle düşünme!Seni bana Allah gönderdi!Yoksa meraktan çatlayacaktım!”Gülümsedi.Niye bilmiyorum ama o gülümseme yüzünden yüzüme sıcak basıyordu.
“Ya sen tüm okul derken ciddi miydin?”
“Tabi Aello’yu tutanlarda var ama azınlıkta.”
“Pekiiiii,seeen kiiimden yaanasııın?”Kendini beğenmiş bir bakışla baktım ona.
“Aello’yu severdim,sınıfımızın en iyilerindendi ama beni bile şaşırttı.Zaten olayı ilk Neiy’den öğrendim ve şok oldum.O yüzden senin tarafındayım.”
“A-Aello’yla aynı sınıfta mısınız?Ay,asıl sana geçmiş olsun.”Bana tuhaf bir şekilde baktı ve kahkahalara boğuldu.İşte o an yüzümün dometese döndüğüne emindim.
“Söylesene ona ne oldu?”diye devam ettim.
“Bir ay uzaklaştırma aldı.”Yüzünde ki gülümse yerini ciddiyete bırakmıştı.Bu ani değişime şaşırmıştım.Ne kadar benden tarafa olduğunu söylesede bana kızmış olabileceği ihtimali aklıma geldi ve sustum.Aramızda tuhaf ve bir o kadarda sinir bozucu bir sessizlik oldu.Düello ve Aello dışında konuşacak bir şeyimiz yok gibiydi.Konuşmadan yürüyorduk.Bir anda Nate boynumda asılı olan kulaklığı kulağına taktı.Kulaklıklar hem kısaydı hemde boynuma dolamıştım.Bu yüzden onunla dipdibeydik.Kalbim yerinden çıkacak gibi atmaya başladı.Kulaklığı bırakmadan devam etti.
“Japonca ha?”
“E-evet..Çok mu tuhaf?”Yüzüm kıpkırmızıydı ve terliyordum.
“Tabii ki hayır.Tanıdığım çoğu kişi hep herkesin dinlediği o sıkıcı İngilizce müzikleri dinliyor.Sırf topluma bacak uydurmak için.Kesinlikle tuhaf bulmadım ama şaşırdım.”Kafamı çevirirsem burnum yüzüne deyeceği için ona bakmadan devam ettim.
“Farklılık iyidir.”Güldüm.Kulaklığı bırakarak uzaklaştı ve bana baktı.
“Neiy’den sonra tanıdığım ilk Japonca müzik dinleyen kişisin.”dedi.Belki ben öyle düşünüyordum ama gözlerinin içine kadar gülüyordu.Ona bakmamak için yere baktım ve sonra fark ettim.
“Görevden dönüyorum demiştin ama niye sivilsin?”
“Görev gereği sivil giyinmiştim.”
“Fazla soru sorduğumun farkındayım ama affet bu son,görevin neydi?”
“Kendini dünyanın hakimi sanan ufak bir mafyanın içine karıştığım uzun vadeli bir görev.”Ağzım açık kalmıştı.Mafya mı?
“Sen ciddi olamazsın!!!!”Şaşkınlıktan bağırdığımın son anda farkına vardım.Gülerek devam etti.
“Hayır ciddiyim.”
“Ah,doğru ya sen Diandsın.O yüzden böyle harika görevler almana şaşırmamalı.”
“İnan hiç harika değiller.Asıl sen Diand değil misin?”Gülme sırası bendeydi.
“DSS’den sonra olacağım.”dedim ve göz kırptım.Güldü,şaşırmış gibiydi.
“Hiç Gian gibi durmuyorsun.Ama yaklaşmışım,B2 seviyesindesin değil mi?
“Evet.Bu arada söylemeden geçemeyeceğim Türkçen gerçekten çok akıcı.Harika konuşuyorsun.”Yanakları kızardı.Yanlış bir şey mi söylemiştim acaba?Belki  bu konu hakkında konuşmak istemiyordu.
“Heh,sonuçta 8 sene Türkiye’de yaşadım.”
“Nerde yaşıyordunuz?Ah,kahretsin.Bir daha soru sormayacaktım.”
“Dert etme.”gülümsedi ve devam etti.”Antalya yaşıyorduk.Annem gurbete dayanamayınca Almanya’ya taşındık.”
“Anlıyorum.8 sene Türkçenin tam oturmasına yeterli olmuş o zaman.”
“Evet,öyle oldu.”İstemsiz bir şekilde gülümsüyordum.Sonunda düello dışında başka şeylerden de konuşa biliyorduk.
“Daha erken sormam gerekirdi ama hangi sınıftasın?"Tam sorusunu yanıtlayacaktım ki bir anda tökezledim ve düştüm.Lanet olsun!Hemde onun önünde!Yerin dibine girmek istiyordum.
“Lanet!İyi misin?!”Yerden kalkmama yardım etmek için elimi tuttu.Bense hala içimden küfürler ediyordum.
“İyiyim sağol.Bu arada G7’deyim.”Ona baktım.O ise yere bakıyordu gözleri dehşetle açılmıştı.
“Bloen..bacağın..”
“Ne olmuş bacağıma?”deyip bacağıma baktım.Yaramın olduğu yer kanıyordu.Beyaz taytımın üstü kırmızıya dönmüştü..

***


Bitti!!Vuhhuuu bu uzunca yazıyı okuduysan ne mutlu bana!!!=//W//=
Umarım sıkılmamışsındır!Çünkü bu hikayeye ara vereli çok oldu.Neyse ben 8. bölümü yazmaya devam edeyim-,-

Sağlıcakla kal döstüm.Saygılar.

('chuu'nun pabucu dama atıldı döstüm,saygılar)

2 yorum:

  1. real-chan harika olmuş ♥-♥ çok beğendim ♥-♥ Bloen japonca şarkı dinliyor kya ♥-♥

    harry potter'ın son filminin 2.kısmını izlemelisin gerçekten çok güzel yapmışlar :))

    YanıtlaSil
  2. Baştan sona kadar okudduuuumm!!! Diğer bölüm çabuk gelssiin ama <3.<3
    BloNate, çok romantiikk .3.

    YanıtlaSil