başlık resmim nasıl ~W~LisaMinna yaptı>W<Çok kawaii oldu desğu!!!!(desuya bile 'ğ'yi karıştırdım ya,ölsemde gam yemem)Tabiski ordaki cins Bloen resmini ben yaptım-.-
Yehuuu sonunda dördüncü bölüm!Aslında öyle abartılcak bir şey yok yeni felan yazmadım çünkü şuan sekizinci bölümü yazıyorum asdfgh xDNeyse dediğim gibi manga halindeki 4 ve 5 unut!3.bölümden başlayacağız.Peki 3.bölümde ne olmuştu?Kesin unuttun ben o yüzden özet geçeyim;
Bloen,Aello ile düelloyu kabul etmiş ve düelloya başlamışlardı.Ancak Aello düellolarda kesinlikle yasak olan gerçek kurşunu kullanmış ve Bloen'i bacağının üst tarafından yaralamıştı.Bu halde bile devam eden düelloları görev bekçisi tarafından kesilmiş silahlı savaşmaları gerekirken silah kullanmadan savaştıkları için düelloları,Aello'nun lehine olmasına rağmen,berabere bitmişti.
Tamam işte burdan devam ediyoruz..Bu bölümü mangada çizmeyi çok istiyordum hatta ilk öyle düşünmüştüm ama yetenek..Yeterli değil...
Kısım kısım olacak yine -w-;;;;
ve evet anlatım tarzımıda değiştirdim asdf!Çünkü önceki tarzla hayatta ilerletemezdim -w-
***
Bölüm 4-Ufak Sohbet
“Boş ver sen onu..Söyle ne
yapıyosun şuan?Kendini fazla yorma!”
“Yürüyüşteyim.”
“Kızım
ben sana kendini yorma demedim mi?!Ne yürüyüşü bu?”
“Kızma
bana,doktor günde yarım saat yürümem gerektiğini söyledi.”
“Hım..Tamam
o zaman.Neyse derse girmeliyiz,çıkışta mesaj atarım sana.”
“Tamam,görüşürüz..”
Gün
boyu durumu öğrenmek için sürekli mesaj atıyor Neiy..Beklediğimden de fazla
kızdılar,işin tuhaf yanı Aslı’nın da üzülmüş olmasıydı..Beni çok
şaşırtmıştı.Nerdeyse bir buçuk haftadır evdeyim.Doktorun söylediğine göre yaram
normale göre hızlı iyileşiyormuş,aslında bu benim umrumda değil.Umrumda olan
şey biran önce okula dönmek.Evet,bunu söylediğime bende inanamıyorum ama okulu
ve görev almayı özledim.Arkadaşlarım ziyaretime geldiler ama halamın aman fazla
yormayınları yüzünden on beş dakikadan fazla kalamadılar.İnanmasalarda bacağım
gayet iyi durumda,yürüyebiliyorum ve fazla hızlı olmamak şartıyla koşa da
biliyorum.Eğer doktor “Her gün en az yarım saat yürü,bacağın zaten
iyileşti.Yürümek sana kesinlikle çok iyi gelecek.”demeseydi evde sıkıntıdan
ölebilirdim.Neyse ki şuan müzik dinleyerek evimizin yakınında ki Mini Orman’da
yürüyüş yapıyorum.Temiz hava,yeşillik ve Japon pop müziği beni kendime
getiriyor ve kafamdaki tüm soruları uzaklaştırıyor.Şu soru haricinde,Aello’ya
ne olduğu?Herkese sordum ama istediğim cevabı bir türlü alamadım.Hepsi hak
ettiğini buldu tarzında bir şeyler gevelediler ama tam olarak ne olduğunu
söylemediler.Diğer bir soru ise okulda ki dedikodular.Emindim okul şuan bu
olayla çalkalanıyordu ama arkadaşlarım Nuh diyor peygamber demiyordu.Onlar bana
iyilik yaptıkları düşünüyorlardı ama ben meraktan patlamak üzereydim.Bazen gerçekten Aslı’dan da gıcık
olabiliyorlardı.Kafamı öne eğerek müziği mırıldanmaya devam ettim derken kafam
bir şeye tosladı.
“Of..Bu
acıttı.Üzgünüm görmedim.”
“Asıl
ben özür dilerim,dikkatim dağıl....mış.”
“Hamam
böceğine kraker yedirmeye çalışan çocuk.”
“Balığa
kurdele bağlayan kız.”Aynı anda güldük Nate’le.Sonunda okulda ne olup bittiğini
sorabileceğim biri diye düşündüm.Ama bana böyle seslenmesi sinirimi bozmuştu.
“Bir
anlaşma yapalım;Çocukluktan kalanı çocuklukta bırakalım ve adımızla birbirimize
hitap edelim olur mu?Sen bana Bloen de,ben de sana....?”Bilerek adını bilmezden
geldim.Onunla ilk karşılaşmamızın üzerinden bir buçuk hafta geçmişti ve onu bir
daha görmemiştim.Adını hala bildiğimi bilmesini istemiyordum.
“Nate.Sen
de bana Nate olur mu Bloen?Her neyse senin yaralandığını duymuştum.Yatakta
olman gerekmez mi?”Tek kaşını kaldırarak baktı.Ve o anda kafamda şimşekler
çaktı.Okula gitmediğimden beri çeviricimi takmamıştım ama onu gayet rahat
anlayabiliyordum.Bi dakika,yoksa çeviricim hala kulağımda mıydı?Kaşlarımı
çatarak parmağımı kulağıma götürdüm,hayır çevirici orda değildi.Hem çeviricim
kulağımda olsaydı dinlediğim müziği Japonca olarak değil,Türkçe olarak
anlardım.
“Dur
yaa!!Çeviricim olmadığı halde seni nasıl anlaya biliyorum?”
“Hım..Zor
soru.Dur buldum galiba,Türkçe bildiğim için olabilir mi?”Gülümsedi.Yüzümün
kızarmaya başladığını hissettim.Bu ihtimal hiç aklıma gelmemişti.
“Şey,üzgünüm
heh.Senin baban Türk’tü değil mi?”
“Aynen
öyle.”
“Senin
şuan okulda olman gerekmez mi?Okulu mu astın yoksa?”
“Ah,lütfen.Tabi
ki hayır.Görevden dönüyorum.Her neyse sorum kayandı,sen yaralı değil
miydin?Niye dışardasın?Bu arada geçmiş olsun.”
“Teşekkürler.Doktor
yarım saat yürümem gerektiğini söyledi.Bende yürüyorum.”
“Bak
bu iyi kendime arkadaş buldum.Beraber yürüyelim mi?”Kalbimin hızlandığını hissettim.
“Benim
açımdan da iyi olur ama okul?”
“Mühim
değil.Ne kadar geç gitsem kardır.”
“Bir
düşüneyim,matematik dersin mi var?”
“İşte
bu sefer tahminin tuttu!”güldü ve yürümeye başladık.
“Şey..bir
şey sorucam,benim yaralı olduğumu nerden biliyorsun?”İşte kanıtım.Okulda bu
konu konuşulmasaydı Nate benim yaralandığımı nasıl bilebilirdi?
“Neiy
söyledi.”Tamam,tahminler konusunda kendimi geliştirmeliyim.
“Senin
için çok endişeleniyor.”diye devam etti.
“Biliyorum.Bende,benim
yüzünden çok fazla endişelendiklerinden onlar için endişeleniyorum.”
“Sevinmelisin.Tüm
okul senin tarafında.”
“Ne?Tüm
okul mu?”
“Bilmiyor
musun?Tüm okul o düelloyu konuşuyor.Öğretmenlerde dahil.”
“Biliyordum!Biliyordum!Ama
kimse bir şey söylemiyordu!”
“Ah,
o zaman kötü bir şey yaptım desene..”
“Asla
öyle düşünme!Seni bana Allah gönderdi!Yoksa meraktan çatlayacaktım!”Gülümsedi.Niye
bilmiyorum ama o gülümseme yüzünden yüzüme sıcak basıyordu.
“Ya
sen tüm okul derken ciddi miydin?”
“Tabi
Aello’yu tutanlarda var ama azınlıkta.”
“Pekiiiii,seeen
kiiimden yaanasııın?”Kendini beğenmiş bir bakışla baktım ona.
“Aello’yu
severdim,sınıfımızın en iyilerindendi ama beni bile şaşırttı.Zaten olayı ilk
Neiy’den öğrendim ve şok oldum.O yüzden senin tarafındayım.”
“A-Aello’yla
aynı sınıfta mısınız?Ay,asıl sana geçmiş olsun.”Bana tuhaf bir şekilde baktı ve
kahkahalara boğuldu.İşte o an yüzümün dometese döndüğüne emindim.
“Söylesene
ona ne oldu?”diye devam ettim.
“Bir
ay uzaklaştırma aldı.”Yüzünde ki gülümse yerini ciddiyete bırakmıştı.Bu ani
değişime şaşırmıştım.Ne kadar benden tarafa olduğunu söylesede bana kızmış
olabileceği ihtimali aklıma geldi ve sustum.Aramızda tuhaf ve bir o kadarda
sinir bozucu bir sessizlik oldu.Düello ve Aello dışında konuşacak bir şeyimiz
yok gibiydi.Konuşmadan yürüyorduk.Bir anda Nate boynumda asılı olan kulaklığı
kulağına taktı.Kulaklıklar hem kısaydı hemde boynuma dolamıştım.Bu yüzden
onunla dipdibeydik.Kalbim yerinden çıkacak gibi atmaya başladı.Kulaklığı
bırakmadan devam etti.
“Japonca
ha?”
“E-evet..Çok
mu tuhaf?”Yüzüm kıpkırmızıydı ve terliyordum.
“Tabii
ki hayır.Tanıdığım çoğu kişi hep herkesin dinlediği o sıkıcı İngilizce
müzikleri dinliyor.Sırf topluma bacak uydurmak için.Kesinlikle tuhaf bulmadım
ama şaşırdım.”Kafamı çevirirsem burnum yüzüne deyeceği için ona bakmadan devam
ettim.
“Farklılık
iyidir.”Güldüm.Kulaklığı bırakarak uzaklaştı ve bana baktı.
“Neiy’den
sonra tanıdığım ilk Japonca müzik dinleyen kişisin.”dedi.Belki ben öyle
düşünüyordum ama gözlerinin içine kadar gülüyordu.Ona bakmamak için yere baktım
ve sonra fark ettim.
“Görevden
dönüyorum demiştin ama niye sivilsin?”
“Görev
gereği sivil giyinmiştim.”
“Fazla
soru sorduğumun farkındayım ama affet bu son,görevin neydi?”
“Kendini
dünyanın hakimi sanan ufak bir mafyanın içine karıştığım uzun vadeli bir
görev.”Ağzım açık kalmıştı.Mafya mı?
“Sen
ciddi olamazsın!!!!”Şaşkınlıktan bağırdığımın son anda farkına vardım.Gülerek
devam etti.
“Hayır
ciddiyim.”
“Ah,doğru
ya sen Diandsın.O yüzden böyle harika görevler almana şaşırmamalı.”
“İnan
hiç harika değiller.Asıl sen Diand değil misin?”Gülme sırası bendeydi.
“DSS’den
sonra olacağım.”dedim ve göz kırptım.Güldü,şaşırmış gibiydi.
“Hiç
Gian gibi durmuyorsun.Ama yaklaşmışım,B2 seviyesindesin değil mi?
“Evet.Bu
arada söylemeden geçemeyeceğim Türkçen gerçekten çok akıcı.Harika
konuşuyorsun.”Yanakları kızardı.Yanlış bir şey mi söylemiştim acaba?Belki bu konu hakkında konuşmak istemiyordu.
“Heh,sonuçta
8 sene Türkiye’de yaşadım.”
“Nerde
yaşıyordunuz?Ah,kahretsin.Bir daha soru sormayacaktım.”
“Dert
etme.”gülümsedi ve devam etti.”Antalya yaşıyorduk.Annem gurbete dayanamayınca
Almanya’ya taşındık.”
“Anlıyorum.8
sene Türkçenin tam oturmasına yeterli olmuş o zaman.”
“Evet,öyle
oldu.”İstemsiz bir şekilde gülümsüyordum.Sonunda düello dışında başka şeylerden
de konuşa biliyorduk.
“Daha
erken sormam gerekirdi ama hangi sınıftasın?"Tam sorusunu yanıtlayacaktım ki bir
anda tökezledim ve düştüm.Lanet olsun!Hemde onun önünde!Yerin dibine girmek
istiyordum.
“Lanet!İyi
misin?!”Yerden kalkmama yardım etmek için elimi tuttu.Bense hala içimden
küfürler ediyordum.
“İyiyim
sağol.Bu arada G7’deyim.”Ona baktım.O ise yere bakıyordu gözleri dehşetle
açılmıştı.
“Bloen..bacağın..”
“Ne olmuş bacağıma?”deyip bacağıma baktım.Yaramın olduğu
yer kanıyordu.Beyaz taytımın üstü kırmızıya dönmüştü..Bitti!!Vuhhuuu bu uzunca yazıyı okuduysan ne mutlu bana!!!=//W//=
Umarım sıkılmamışsındır!Çünkü bu hikayeye ara vereli çok oldu.Neyse ben 8. bölümü yazmaya devam edeyim-,-
('chuu'nun pabucu dama atıldı döstüm,saygılar)
real-chan harika olmuş ♥-♥ çok beğendim ♥-♥ Bloen japonca şarkı dinliyor kya ♥-♥
YanıtlaSilharry potter'ın son filminin 2.kısmını izlemelisin gerçekten çok güzel yapmışlar :))
Baştan sona kadar okudduuuumm!!! Diğer bölüm çabuk gelssiin ama <3.<3
YanıtlaSilBloNate, çok romantiikk .3.