11 Haziran 2012 Pazartesi

BAŞLIKLARI SEVMEM, ONLARDA BENİ SEVMEZ.

Selam U.U Garip bir şekilde adının ne olduğunu benim bile bilmediğim bir ruh hali içindeyim. Öyle böyle değil yani, sanki biri kalbimi almış oksijensiz bir kaba kapatmış gibi, iğrenç bir his. Fazla uyumaktan olsa gerek O.O Adam gibi anlatmak gerekirse, annem beni bir kursa göndermek istiyor. (Tam hiçbir bok yapmak istemediğim yaz tatilinde beni kursa göndereceği tutuyor, yoksa evde temizlik yaptırır) Bu gideceğim kursta babamın evinin yakınlarında. Bir yada iki hafta babamın yanında kalacağız işte ve bu süre boyunca ben kursa gidip kaydımı yaptırmak ve başlamak zorundayım. Ama bendeki de bildiğin piçlik. Sabah kalkıp kursa kaydımı yaptırmaya gitmem gerekirken, dün gece ikide yatıp sabah dokuzda kalkmama rağmen sırf kursa gitmemek için sabahladım. "Ben sabahlarım şimdi, güneş doğunca da horul horul uyur iki üç gibi kalkar kursa gitmem" fikrim buydu ve Allah'a şükür uygulayabildim. Yolunda gitmeyen şey sabah altıda yatıp dörtte kalkmış olmam. Günüme sıçtım kısacası. Ki bende yaz tatiline başlamadan önce hayaller kuruyorum, sabahları erken kalkcam, bisiklet sürücem yeni maceralara atılcam felan ama yok. Dediğim gibi ben bu yaz tatilinde göt büyütmekten başka bir şey yapmayacağım.
Birde üstüne üstlük dediğim bu tuhaf his var içimde, nedeni şimdi kurstan kaytarmak mı, yoksa o kadar plan yaptığım halde zamanı düzgün kullanamam mı, o da olmadı Antalya'nın bunalıtıcı havası mı bilmiyorum.(Tamam söylemene gerek yok. Çok saçma sapan şeyler düşünüyorum, yaptığım tek şey bokluk. Biliyorum)
 Her neyse, ben bu yazıyı aslında K-himori'nin ikinci kısmını koymak için yazacaktım. Öylede yapacağım zaten. Bide sabahlarken bu şablon gözüme takıldı ve kullanayım dedim ama içime pek sinmedi gibi. Ki zaten ben bu kahrolacası ruh halindeyken Rin'in maid kıyafeti giymiş hali bile içime sinmez. (Durum bu kadar ciddi yani o.o)
--

Beynim,vücudumdaki her hücreyle beraber durmuştu.Nefes alamıyordum,lanet olası hava bir türlü ciğerlerime ulaşmıyordu.Aklım,mantığım şuan karşımda duran şeyin ne olduğunu algılayamıyordu,kısa devre yapmış bir makine gibiydim o an.Ama bana kısa devre yaptıran şey su değil,karşımda ki dizlerini karnına çekmiş ağlayan siyah saçlı kızdı.Normal bir kızdı,tabi sırtından çıkan örümcek kollarına benzer uzuvları saymazsak!Ama sanki sırtına bağlı değilmiş gibi havada asılı duruyorlardı.Örümcek kollarından tek farkı altı tane olmasıydı,ayrıca pürüzsüzdüler ve sanki içlerinde beyaz-mavi bir sis oynuyordu.Etrafa güzel bir ışık saçıyorlardı.Ürkütücü bir güzellikleri vardı.Geri geri gitmeye başladım ama ayaklarım titriyordu,korkudan mı soğuktan mı bilemedim.Kız,burnunu çekti ve göz yaşlarını sildi.Örümcek kollarının ışığıyla gözlerinin de saçı gibi zift siyahı olduğunu fark ettim.

“Sende mi kaçacaksın?”dedi bana,bana bakmadan.Bir şey izlermiş gibi yere bakıyordu.“H-ha-hayıır..” Kendi sesimi bile zor duymuştum.Kız,yavaşça kafasını bana çevirdi.Gözlerinin altı şişmişti ve ağzının kenarında mavi bir sıvı vardı.Buruk bir gülümseme takınarak ayağa kalktı.Tüm vücudu yara bere içindeydi ama kırmızı kan yerine,ağzında ki o mavi sıvıdan vardı ve hala akmaya devam ediyordu.Kıyafeti ise kir,pas içindeydi.Savaştan çıkmış gibi duruyordu.

“Benden korkma diğerleri gibi...”dedi kafasını yana çevirerek.Ağzımı açtım ama ses çıkmıyordu.Ses tellerimi yitirmiş gibiydim.Ama kulaklarım sayesinde kalbimin atışını çok rahat bir şekilde duyabiliyordum.Göğüs kafesimi kırıp kaçmak,vücuduma kan pompalamaktan daha önemliymiş gibi atıyordu.

“B-been..Sana za-zarar vermem!Y-ya-yardım bile edebilirim!” Cümleler ağzımdan sanki korkak bir soruymuş gibi çıkmıştı.“Seni anlamıyorum.”demesiyle kafamda şimşekler çaktı.Çeviricim sayesinde hangi dilde konuşursa konuşsun onu anlayabilecek konumdaydım.Ama o beni anlamıyordu.Yavaşça bana yaklaştı,elini yüzümde gezdirdi.Elleri de vücudu gibi yaralarla doluydu ve kanıyordu,ama mavi olarak.Tırnakları adeta bir pençe gibi sipsivriydi,insan tırnağı olduğuna inanmak için bin şahit gerekirdi-ki zaten o insan değildi-.Bedenime o an felç indi sanki.Gözlerim haricinde hiç bir yerimi oynatamıyordum.Bu sefer sonum gerçekten gelmişti.

“Hehe,bende erkek arkadaşımla yurt dışına giderdim.”duraksadı,elini çekti ve kafasını öne eğdi.Öncekinden daha cılız ve ağlamaklı bir sesle devam etti.“O,hayatta en güvendiğim kişi olduğu için...şu arkamda gördüğün kolları ona..söyledim.Önce ürktü...sonra korktu ve beni...hiç bir şeye değişmeyeceğini söyleyen adam...kaçtı,gitti..”Kafasını bir anda kaldırdı ve boynuma yapıştı.Öyle bir yüklendi ki üstüme dengemi kaybedip yere yığıldım.Kız hala üstümde var gücüyle boğazımı sıkıyordu.Bağırıyordu,köpek dişleri çok uzundu,vampir gibiydi ve gözleri...Gözleri yoktu!O zift gibi siyah gözler gitmişti!Sadece göz yuvası ve mutlak bir beyazlık vardı orada.Bağırmaya devam etti.Ne dediğini anlayamıyordum.Çevirici bile çevirememişti bu dili,konuştuğu dünya dillerinden biri değildi çünkü.Acıyla inledim.Tırnakları boynumu delmişti.Boynumdaki elini sıkmaya çalıştım ama çok güçlüydü.

Kahretsin,ölecektim burada!Belki ailem cesedimi hiç bulamayacaktı!Belki de biri cansız bedenimi görürse polise haber verir böylece bulurlardı beni.Ama ya bu kız beni yerse?!Ahh,lanet olsun!Ağlamaya ve çırpınmaya başladım..Onu ittirmeye çalıştım ama nafileydi.Gözlerine tekrar bakınca daha şiddetli ağlamaya başladım.Hayır,şimdi ölemezdim.Hem Diand olmama çok az kalmıştı,hem de daha Nate’i tanıyacaktım!Dişlerimi sıkarak var gücümle karnına bir tekme attım ve kollarından kurtuldum.Yan tarafa yığıldı,afallamış görünüyordu.Hiç vakit kaybetmeden ondan olabildiğince uzaklaştım ama bacağım yine beni yüz üstü bıraktı.Kız hala orda yatıyordu.Çok mu hızlı tekme atmıştım ne?İnanmak zor geliyordu.Bir elimi boynuma diğer elimi ise Minik’e götürdüm.Kız yavaşça kalkmaya çalıştı.Bir anda kendini toparladı ve bana doğru koşmaya başladı.Bende hemen  Minik’i çekip ona ateş ettim.Çığlığı basarak omzunu tuttu.Minik’i çok sevmemin nedeni buydu.Hem onu durmuştum hem de aynı anda fotoğrafına da çekmiştim.Hırsımı alamadım ve iki el daha ateş ettim.Ateş ettiğim yerlerden mavi sıvı akıyordu gene. Kız ağlamaya başladı,koşarak demirlerin üzerinden atladı ve karanlıkta kayboldu.Kopacakmış gibi gerilen kaslarımın gevşediğini hissettim.Minik’i hala tutuyordum ve onu sıkmaktan elim acıyordu.Elimi boynuma tekrar attım ve sildim.Korkuyla elime baktığımda kırmızıyla karışmış olan mavi sıvıyı da gördüm.Kalbim azda olsa yavaşlamıştı artık.Uzaylılar gerçekten var.Hatta bir tanesi bana saldırdı!Teyzem,babam yanıldılar.Yanıldım.Belki de tüm dünyaca yanıldık, diye düşünmeden edemiyordum.Boynumun acısı bacağımla yarışıyordu sanki.Kızın her an  gelebileceği ihtimaline karşı kalktım ve sokaktan çıktım.Yine o lanet olası restorandı aramaya koyuldum.Korkudan her adımından sonra arkama bakıyordum.On beş dakika yürüdükten sonra sonunda buldum restorandın arka kapısını.Sevinçten ağlamak üzereydim.Hızlıca kapıya koştum ve tokmağa yapıştım.Lanet olsun,kilitliydi.Küfredip kapıyı tekmeledim.Eve bu kadar yaklaşmışken..Minik’i çıkarıp tokmağa ateş ettim ve kapıya hızlıca bir tekme attım.Gürültüyle açıldı ve hemen ışınlanacağım noktaya geçtim.K-himori’nin dünyanın her yerinde böyle ışınlanma noktaları vardı ve sadece bu noktalar üzerinden ışınlanabiliyorduk.Kemerimdeki rozetimi çıkarttım.Altın renkli ışıltılı bir daireydi rozet ve altında küçük bir daire daha vardı.Buda Gian olduğumun işaretiydi.İki daire Diandlığa,üç daire ise Goldluğa.Hemen dairenin ortasında parmağımı gezdirdim ve gezdirdiğim yer beyaz ışıklar saçmaya başladı.Işıklar tüm vücudumu kaplarken gözlerimi kapattım.Sonunda,diye geçirdim içimden.Okula gelince vakit kaybetmeden uzay kaykayını oluşturdum ve eve doğru,alçaktan,uçmaya başladım.Odamın arka bahçeye bakan penceresini açık bırakmıştım.Uzay kaykayı ile beraber iki büklüm bir şekilde odaya girdim ve uzay kaykayı kaybolduktan sonra yatağıma düştüm.Normal görevlerden dönünce bi beş dakika karanlıkta yatağımda öylece uzanırdım ama bu gün gittiğim görev kesinlikle normal değildi.Anormal bir görevdi gittiğim.Hızlıca yataktan indim ve ışığı açıp etrafa baktım.

Uzaylı kız ışınlamayacağı için beni izleyemezdi,değil mi?

Eşyalarımı da kontrol ettim.Pencereyi açık bıraktığım için hırsız girme ihtimalide vardı ama ikinci katta olduğum için pek umursamıyordum bunu.Hırsız girse de  ne alacaktı ki odamdan zaten?O külüstür bilgisayar peş para etmezdi,dörtte üçü pembe olan gardırobum ve mangalarımın pek işine yarayacağını zannetmiyordum.Ama gecenin köründe penceremi açık bırakıp göreve gitme huyumda babamı öldürüyordu.Kapının kilidini kontrol ettim ve tüm pencereleri kapatıp perdeleri çektim.Görev kıyafetlerimi çıkartırken gözüm boynuma gitti.Boynumun sol tarafında üç tane derin yara vardı.Lanet okudum.Ben bu yarayı nasıl gizleyecektim ki?Geceliklerimi giyip üniformamı kaldırdıktan sonra babamın her zaman yanında bulunsun dediği minik ilk yardım çantasını çıkardım.Aynanın karşısına geçip yaramı yavaşça temizledim ve sardım.Boyunlu bir şey giydiğim sürece sorun yaratmayacaktı.Çantayı toparladım ve yerine koyup ışığı kapatmaya gittim.Tam kapatacaktım ki duraksadım.Işığı kapatırsam kızın tekrar geleceğini hissediyordum.Deli gibi korkuyordum ondan,geri gelmesinden..Aptal mısın Bloen,karanlıktan mı korkuyorsun deyip ışığı kapattım.Ve o beyaz gözlerin aklıma gelmesiyle ışığı açmam bir oldu.Ah,lanet olsun.Artık karanlıktan da korkuyordum.Bu gece,hayır haftalar boyunca,ışıkla beraber yatacaktım.Yatağıma doğru yürüdüm ve yorganı açarken kendime küfür ettim.Uzunca bir süre tavana bakıp iyi şeyler düşünmeye çalıştım.Ama olmuyordu ne zaman gözlerimi kapatsam o kız geliyordu aklıma ve kalbim gümlemeye başlıyordu.Yana tarafa dönünce telefonumu gördüm.Sıkıntıyla elimi uzatıp telefonu aldım ve ekrana bakmamla yüzümün aydınlanması aynı saniyeler içinde gerçekleşti.Nate’den mesaj vardı.Bacağımın nasıl olduğunu soruyordu.Hemen doğrulup cevap yazdım ama gönder tuşuna basacakken duraksadım.Mesajı saat dokuz gibi göndermişti ve saat şuan üçtü.Mesajı yollasam bile cevap gelmeyecekti.Yine de yolladım.Tahmin ettiğim gibi cevap gelmedi..Tam iki saat boyunca yatakta sadece debelendim.Şunun şurasında birazdan Ezan okunacak ve güneş doğmaya başlayacaktı.Kalktım ve külüstürü açtım.Güneş yükselene kadar kaçırdığım dizi bölümlerini izledim.Işık perdelerime yansımaya başlayınca tüm perdeleri açtım ve ışığı kapattım.İzlediğim bölümü yarıda bırakarak soğuk yatağıma geçip zorda olsa kendimi uykunun tatlı kollarına bıraktım.

Gözlerimi rüyasız ve bir o kadarda huzursuz bir uykudan sonra ağzımda salyalarla açtım.Elim,her zaman ki alışkanlığımla telefonuma gitti.Saat daha yedi buçuktu.Tekrar uyumaya çalıştım ama sanki tüm uykumu almış gibiydim.Doğruldum ve ağzım kenarındaki salyaları sildim.Kendimi aşırı yorgun hissediyordum.Bacağım ve boynum sızlıyordu.Sırtımda sanki bir binanın on beşinci katına tek başıma bir buzdolabı çıkarmışım gibi ağrıyordu.Aynadaki görüntüme tiksinerek baktım.Acınacak haldeydim.Saçım başım dağılmış,gözaltı halkalarım mosmor olmuştu.Bir anda kafamda şimşekler çaktı.Raporu henüz yazmamıştım ve bugün onu teslim etmem gerekiyordu.
--
Baya uzun lan bu kısım -.- Sondan ikinci paragrafta ki son cümleler benim bugün ki yaşadıklarımı anlatıyor, tesadüfe bak. Ee, bide belirtiyim ben aslında bunları yayınlayacağım zaman yazmıyorum, doğaçlama değil yani o.o Ben şuan bu tuhaf hikayenin 10. bölümünü yazmakla meşgulüm D: Ve normalde word belgesini açmayı aklımın uçundan bile geçirmezken şimdi oturup yazasım var, harbi tuhaf bir gün bugün >.>

6 yorum:

  1. Devamının hızlı gelmesi çoğoş oluyomuş ~w~ nehehehe...
    Ya o his de muhtemelen dediğin nedendendir. Bu olay biri ciğerlerindeki havayı emiyomuş gibi olup terleme safhasına gelene kadar sorun yok. Ha öyle oluyosa bildiğin bok yedin, geçmiş olsun :|
    Bu arada bu bölüm biraz geçiş ve neden bölümü gibiydi biz halan k-himori okurları olaraktan atraksiyonlu sahneler bekliyoruz uwu ha acele ettirmek gibi de olmasın nerde tekme yumruk koyacağını sen bilirsin de şöyle diyim, bu hikayenin sonundan çok umutluyuz uwu
    Sevgiler Saygılar
    Mal bir Ninja

    YanıtlaSil
  2. ahah, annelerimiz akraba filan olabilir mi? benim de annemle aramda aynı diyalog geçti ama ben kursa yatılı olarak gidiyorum ve topu topu 3 ay olan tatilimin 1 ayını kursta geçiriyorum. kursta bildiğin budist tapınağı gibi, dağın başında. ne telefon, ne bilgisayar, ne televizyon. kitap, müzik filan da götürmeyecekmişiz. ful kuş sesleri, su şırıltısı filan... yani orada nirvanaya ulaşmazsam cehenneme gidiyorum demektir -.-

    YanıtlaSil
  3. hehe ilk yorum benden :D benide annem bir yere yollamak istiyor ama ben gitmek istemiyorum T-T yaz tatilimiz olmuş onuda doğru düzgün yaşayalım değil mi? 365 gün çalışıyoruz derslere bi tatil oluyor hemen buraya gitcek yok şuraya gitcen demeye başlıyorlar bi tatilimizi yaşıyalım zatem yorulmuşuz isyannggn T-T

    hikayeyi okudum bayıldım devamını bekliyorum acaba o uzaylı kıza ne olacak bloen uzaylı virüsü kapacak mı? mavi kanın sırrı nedir :DD

    YanıtlaSil
  4. bende bi kursa gitmek zorundayım ve yine anne faktörü yüzünden "-_- 9 ay boyunca tatili boşuna beklemişiz anlaşılan TT-TT

    bölüm her zamanki gibi süper! yine "acaba"larla dolu.. ben nasıl uyuycam şimdi Q_Q yeni bölümü çabuk koy~

    YanıtlaSil
  5. Yine güzel bir bölümdü, teşekkürler Unazo-san! Kursa gitmek zorunda olduğun için üzüldüm. =[ Sanırım bu "üzgün surat" biraz, "içten içe şeytani kahkahalar atan sahte üzgün surat" a benzedi ama cidden de üzüldüm, çünkü her ne kadar ben tüm yaz evde yatacak olsam da geçen yaz kursa gitmiştim ve nasıl olduğunu biliyorum: Kısaca çok fena. -_- Yeni şablon çok hoş ve müzikle uyumlu, ikisi de çok... Huzurlu.

    YanıtlaSil
  6. Öhöm ilk önce bölümün uzun olmasına sevindim ve uzaylı-chan'ı çok sevdim D: Tanrığğğm psikopat karakterlere bayılıyorum sendromunu bilirsin belki adfsghfsd Umarım uzaylı-chan hep psikopat oluuur D:
    Acaba ben de bi uzaylı görsem napardım lan :/ Hmmm...altıma sıçardım sanırım ama elimde silah olsaydı amına koymuştum uzaylının sasdgjgj
    Saygılarımla, ekşın sever kız

    YanıtlaSil